Ýçinde bulunduðumuz yüzyýlda endüstrileþme, tüketim, hýzlý nüfus artýþý, hýzlý kentleþme ve paralelinde geliþen çevresel bozulmanýn etkisi ile çocuklar kentsel yaþama yeterince katýlamamaktadýr. Oysa iyi bir kent çocuk merkezlidir; yani tüm açýlardan çocuk dostudur. Son yýllarda kentlerin çocuk dostu tasarlanmasýnda çocuk katýlýmýnýn öneminden bahseden çalýþmalar yapýlmaktadýr. Bu baðlamda, bu çalýþma da, Ýzmir’de üç farklý ilçede gerçekleþtirilen bir alan çalýþmasý ile çocuklarýn “çocuk dostu kent” hakkýndaki görüþlerini almayý hedeflemektedir. Görüþ almada araç olarak açýk uçlu soru ve resim çalýþmalarýndan faydalanýlmýþtýr.

Alan çalýþmasý iki aþamalý olarak planlanmýþtýr. Birinci aþamada Ýzmir ili sýnýrlarý içerisinde yer alan düþük ve yüksek sosyo-ekonomik verilerine sahip iki okulda çalýþýlmýþtýr. Bu iki okulun bulunduðu ilçelerde belediyelerin “çocuk dostu kent konusunda henüz hiçbir çalýþmasý ve gelecek planý bulunmamaktadýr. Burada amaçlanan sosyoekonomik verilerin çocuklarýn algýsýnda etkisini araþtýrmaktýr.

Alan çalýþmasýnýn ikinci kýsmýnda ise Ýzmir’de il sýnýrlarý dýþýnda bir ilçe olan Seferihisar’da çalýþýlmýþtýr. Sakin þehir vizyonu ile tanýnan Seferihisar belediyesi “çocuk dostu kent” olma konusunu stratejik planý içine almýþ ve konu hakkýnda çeþitli çalýþmalar yapmýþtýr. Bu baðlamda bu ilçede sosyo-ekonomik durumu gözetmeden orta düzey sed verilerine sahip bir okul ile çalýþýlarak belediyenin çalýþmalarýnýn çocuklarýn algýlarýna etkisi araþtýrýlmýþtýr.

Tüm bu iki araþtýrmanýn sonuçlarý karþýlaþtýrýlarak ve daha sonra birlikte yorumlanarak çocuklarýn “çocuk dostu kent” konusundaki görüþleri ortaya çýkartýlmýþtýr. Çocuk görüþlerinin deðerlendirilmesi ile Ýzmir kentinin çocuk dostu kent kriterlerine uygun hale gelmesi konusunda ilk adým atýlmýþtýr. Çalýþmanýn sonuçlarýnýn gelecek için özellikle mimar ve planlamacýlarý ilgilendiren önemli verileri barýndýrdýðý düþünülmektedir.

Due to the effects of industrialization, urbanization and correspondingly aroused environmental degradation in this century, children cannot get involved in the urban life sufficiently. A good city is child-centered and child friendly from all aspects. Recently, studies concerning the importance of child participation are carried out for designing child friendly cities. Within this context, this study aims to obtain the views of children about the “child friendly city” via a case study held in three different districts of Izmir. Tools of open-ended questions and drawing tasks are used in obtaining the views.
The case study is planned in two stages. The first stage was held in two schools within the central city of Izmir one with low, and other with high socio-economic data. In these schools, yet there are no works or future plans of district municipalities on the issue of “child friendly city”. The aim in here is to examine the impacts of socio-economic data on perception of children.
The second stage of the study is held in Seferihisar, a peripheral district outside the center of Izmir. Known with its vision of slow city, Seferihisar Municipality has considered the issue of being “a child friendly city” in its strategic plan and accomplished various works relatedly. Within this context, the impacts of municipal works on the perception of children are examined with a mid-level group irrespective of their socio-economic states.
Comparing and later interpreting the results of this dual research, the views of children on “child friendly city” are found out paving the way for evaluation of the children’s views, which enables to take the first step for Izmir to reach the criteria of the child friendly city. The findings of the study involve important data for the future, to be of interest of architects and planners in particular.

Abstract | Full Text PDF

“Özgünlük” kavramýnýn koruma çalýþmalarýndaki öneminden yola çýkan bu çalýþma, somut ve somut olmayan yönleriyle “özgünlük” kavramýna iliþkin bütüncül bir yaklaþým ortaya koyarak, Türkiye’nin UNESCO Dünya miras listesinde yer alan alanlarýný, bu yaklaþým çerçevesinde deðerlendirmektedir. Bu çalýþma, dünya miras listesindeki alanlarýn, “üstün evrensel deðerlerini” oluþturan kriterler ile Nara Özgünlük Belgesi’nde ortaya konulan, özgünlük kavramýnýn farklý yönlerini birlikte ele alarak, özgünlüðün yalnýzca fiziki deðerler ile incelenmemesi gereðini vurgulamayý amaçlamaktadýr. Nara Özgünlük Belgesi’nde ortaya konan kriterlerden, “biçim ve tasarým, malzeme ve madde, konum ve çevre”, özgünlüðün somut yönleri, “iþlev kullanýmý, gelenekler ve teknikler, ruh ve his” i ise özgünlüðün somut olmayan yönleri olarak ele alan bu çalýþma, Türkiye’nin dünya miras alanlarýnýn üstün evrensel deðerlerini oluþturan kriterleri, özgünlüðü oluþturan yönleri açýsýndan deðerlendirererek bütüncül koruma çalýþmalarýna katkýda bulunmayý amaçlamaktadýr. Yapýlan bu çalýþma, dünya miras alanlarýnýn, somut ve somut olmayan deðerlerini birlikte ele alarak, son yýllarda artan bütüncül koruma tartýþmalarýna önemli katkýlarda bulunmasý amaçlanmaktadýr. Çalýþma Türkiye’nin dünya miras listesinde yer alan iki alan olarak Truva Arkeolojik Alaný ile Safranbolu kentini, üstün evrensel deðerleri ve iliþkili kriterlerle birlikte, Nara Özgünlük Belgesi’nde ortaya konmuþ özgünlüðün koþullarýnýn somut ve somut olmayan yönlerini ele alarak incelemenktedir.

The discussions on ‘authenticity’ have always been central in conservation studies. Nowadays, in recent years, the discussions also continued within the debates on the conservation of intangible cultural heritage. This paper brings a new standpoint about ‘authenticity’, considering it as a value for conservation. Its subjective nature need to be minimized by the clear definition of its constitutive aspects including both tangible and intangible features. To make it more concretized, it needs to understand the decision makers on authenticity and to define it in current conditions of historic environments comparatively. Before the Nara Document on Authenticity, defining the concept of authenticity as “the essential qualifying factor concerning values”, it had generally been explained as a quality regarding physical characteristics. The document determined the sources of information to be linked with authenticity including “form and design, materials and substance, use of function, traditions and techniques, location and setting, and spirit and feeling, and other internal and external factors”. After this document, the relations between intangible values and authenticity have been tried to be defined more clearly. This study puts forward that the sustainability of the originality of integrity of both intangible and tangible values is significant for the accuracy of the holistic conservation of built heritage. The study mainly investigates two of Turkey’s sites in the world heritage list (WHL), Archeological Site of Troy and City of Safranbolu, considering their outstanding universal value and the related criteria which they satisfied; and, the tangible and intangible aspects of their specific conditions of authenticity as outlined in the Nara Document on Authenticity comparatively.

Abstract | Full Text PDF

Bu çalýþma mimarlik öðrencilerinde duygusal zeka ve tükenmiþlik düzeyi arasýndaki iliþkiyi araþtýrmaktadýr. Araþtýrmanýn örneklemine Mimarlýk Bölümü 4. sýnýfta öðrenim görmekte olan 35 öðrenci dahil edilmiþtir. Araþtýrmada duygusal zeka profilini ölçmek amacýyla Bar-On tarafýndan geliþtirilen Duygusal Zeka Envanteri, tükenmiþlik düzeyini ölçmek için Maslach tarafýndan geliþtirilen Maslach Tükenmiþlik Envanteri kullanýlmýþtýr. Mimarlýk öðrencilerinin EI seviyesi 3.63/5 ile orta üstü bulunmuþtur. Öðrencilerin EI seviyesi ile cinsiyet, barýnma durumu, çalýþma durumu ve maddi refah seviyesinin iliþkili olmadýðý tespit edilmiþtir. Mimarlýk öðrencilerinin tükenmiþlik düzeyi 2.66/5 ile orta seviyede bulunmuþtur. Öðrencilerin tükenmiþlik düzeyi ile cinsiyet, barýnma durumu, çalýþma durumu ve maddi refah seviyesinin iliþkili olmadýðý tespit edilmiþtir. Verilerin istatistiksel analizi sonucunda mimarlýk öðrencilerinin duygusal zeka ve tükenmiþlik düzeyleri arasýnda güçlü, ayný yönlü ve istatistiksel olarak anlamlý bir iliþki olduðu tespit edilmiþtir. Ayrýca araþtýrmada tükenmiþlik düzeyinin ile duygusal zekanýn alt boyutlarý olan genel ruh durumu ve stres yönetimi alt boyutlarý arasýnda güçlü ve anlamlý bir iliþki olduðu tespit edilmiþtir.

This study investigated the relationship between emotional intelligence (EI) and burnout among architectural students. The sample of the study included 35 4th year students in the Architecture Department. In the study the Emotional Quotient Inventory (EQ-i) of Bar-On was used to measure the emotional intelligence profile, and Maslach Burnout Inventory (MBI) of Maslach was used to measure the state of burnout. The EI level of architecture students was found upper intermediate with a score of 3,63/5. No relationship was found between the EI level of students and their gender, habitation, employment and financial welfare levels. The burnout status of architecture students was defined as intermediate with a score of 2,66/5. No relationship was found between the burnout status of students and their gender, habitation, employment and financial welfare levels. The statistical analysis of the data has revealed a strong statistically significant relationship, in the same direction between the emotional intelligence levels of the students and their burnout status. The study has also revealed a strong and statistically significant relationship between the burnout status and general mood and stress management subscales of emotional intelligence

Abstract | Full Text PDF

Bu makale, modern düþüncenin, 20.yy baþýnda ilerlemenin, geliþmenin garantisi olarak görülen saðlýklý bir toplum yaratma idealinin, mimarlýk ortamýna kazandýrdýðý bir yapý tipi olarak saðlýk müzelerine yakýndan bakmayý amaçlar. Saðlýk müzeleri bedenin, bedenle iliþkili hastalýk ve hijyen konularýnýn, týbbi geliþmelerin teþhir edildiði mekanlar olarak, modernite ve hijyen kavramlarýnýn yapýlý çevrede temsiliyet kazanmasýný saðlamýþtýr.
Makalede bugün Ýzmir Fuar alaný içinde ölçeði ve içeriði ile mütevazý bir biçimde yer alan Ýzmir Saðlýk Sergisi yapýsýnýn, 1920’lerin ve 1930’larýn Türk mimarlýk tarihine hangi temsillerle ve mesajlarla katýldýðý ve nasýl onun parçasý olmayý baþardýðý analiz edilecektir. 1937 yýlýnda Ýzmir’de inþa edilmiþ olan bu yapýnýn varlýk sebebini o dönemde tüm dünyadaki saðlýk politikalarý, toplum mühendisliði çabalarý ve modernleþme sürecinin bir parçasý olarak görmek gerekir. Bugün, baþka bir kullaným ile varlýðýný sürdüren yapý modern mimarlýðýn ürettiði ancak bugün çaðdaþ dünyada popülerliði zayýflamýþ bir yapý tipine iþaret eder. Bu yapýya dönüp tekrar bakmak modernliðin yükselen ve deðer kaybeden hijyen alanýndaki söylemlerini ve onun mimarlýk alanýna etkisini analiz etmemizi saðlayacaktýr. Bu sebeple, yazýda dünya üzerindeki benzer sergi ve müzelerin temsiliyetleri ile birlikte Ýzmir Saðlýk Sergisi yapýsýnýn Erken Cumhuriyet Türk Mimarlýðý’na katkýsý tartýþýlacaktýr.

This article aims to focus on health museums as a building type which is introduced to the architectural medium at the beginning of 20th century by modern thinking, the ideal of creating a healthy society as the guarantee of progress and development. Health museums provided representation for the concepts of modernity and hygiene in built environment by being spaces displaying bodies, diseases, subjects on hygiene and medical developments.
As a modest building with its scale and content, Ýzmir Health Exhibition building in Ýzmir Fair will be analyzed to show how it contributed to 1920s and 1930s modern architecture in Turkey, what were the messages representational meanings transmitted. The existence of this building, constructed in 1937 in Ýzmir, should be comprehended through health policies all around the world, social engineering efforts and the process of modernization. The building points out a use that is produced by modern architecture, but today it is a type waning popularity in contemporary world. Looking back into this building today helps us to understand rising and declining values of modernity on the discourse of hygiene and its effect on the field of architecture. Thus, the contribution of Ýzmir Health Exhibition building to early modern Turkish architecture will be discussed by considering similar exhibitions and museums around the world.

Abstract | Full Text PDF

Yerel mimari, içinde yer aldýðý kültüre özgü soyut ve somut kimlik deðerleri barýndýrýr. Yerel halk tarafýndan organize edilen bu mimarinin geri dönüþebilir doðal kaynak kullanýmý vardýr. Yerel mimari, doðaya ve insana saygý temelinde özgün plan tipolojileri ve yapým sistemleri geliþtirmiþtir. Bu nedenle yerel mimarinin oluþum kriterlerini saptamak, çevreye duyarlý bir mimarlýk kültürünün geliþimini saðlamak ve elde edilen bilgiyi teknolojik geliþmeye paralel yeniden yorumlamak önemlidir.
Yerel mimarinin geleceðe yol gösterici olma özelliðinden yola çýkan bu çalýþmada, Anadolu-Rum yerleþimi olan Kayaköy; sürdürülebilir mimariye girdi oluþturabilecek ekolojik yapýlaþma bilgisini barýndýran nitelikli bir yerel deðer olarak ele alýnmaktadýr. Yerleþmedeki verilerin çözümlemesi, Avrupa Birliði Kültür Programý tarafýndan desteklenen ve dört ülke tarafýndan ortak yürütülen “VerSus (Vernacular Heritage Sustainable Architecture)” projesi kapsamýnda geliþtirilen ilke ve strateji açýlýmý içinde ele alýnmaktadýr. Yerelin yapýlaþma kodlarýný çözümleme çabasý; sürdürülebilirliðin çevresel, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik boyutlarý içinde, on beþ ilke ve stratejilerini içermek üzere, alan çalýþmasýndan elde edilen fotoðraf, çizim ve gözlemlere dayalý bulgularýn þematik ifadeleri ile sunulmaktadýr.

Anahtar Kelimeler: Kayaköy, Yerel Mimari, Çevresel Sürdürülebilirlik, Sosyo-Kültürel Sürdürülebilirlik, Sosyo-Ekonomik Sürdürülebilirlik

Vernacular architecture contains tangible and intangible values of identity belong to the culture where it is included. The construction of the vernacular architecture which is organised by local people, has the use of recyclable natural resources. Vernacular architecture has devised original plan typology and construction systems based on to respect to nature and people. Therefore, it is important to set the formation criteria of vernacular architecture, to ensure the development of an environmentally sensitive architecture culture and to re-interpret the gained information which is technological developments in parallel.
In this study which is based on the feature of guideway of vernacular architecture, Kayaköy which is the settlement of Anatolian-Greek is went around as a local value which contains in itself ecologic configuration knowledge which is contributed to sustainable architecture. Analysis of knowledge on the settlement will be evaluated "VerSus: Vernacular Heritage Sustainable Architecture" which is supported by Europen Union Culture Programme, is carried out by partnership four countries. It is presented effort of analyzing the codes of the vernacular construction contained the fifteen principles and strategies and also schematic expressing of data based on photo, drawing and observations obtained from field survey with in environmental, socio-cultural and socio-economic of sustainability.
Keywords: Kayaköy, Vernacular Architecture, Environmental Sustainability, Socio-Cultural Sustainability, Socio-Economic Sustainability

Abstract | Full Text PDF

70’li yýllarda yaþanan enerji krizleri, insanoðlunun doða üzerindeki birincil (yenilenemeyen) enerji kaynaklarýný hýzla tükettiðinin ve çevreye olan olumsuz etkisinin farkýna varýlmasýný saðlamýþ, çevre bilinci ve enerji korunumu toplumda artan bir bilinç olarak ortaya çýkmýþtýr. Doðal havalandýrma, farklý çevresel etmenlere göre yapýda uygulanacak yöntemlerle, enerji tasarrufu saðlanmasýnda önemli bir etkendir. Yapýnýn temel iþlevi; kullanýcýnýn saðlýklý bir yapma çevrede yaþama gereksinimlerini karþýlamaktýr. Küresel ekonomi/enerji korunumu ve kullanýcý saðlýðý bakýmýndan önemli olan doðal havalandýrma, yapýnýn tasarým aþamasýndan baþlayarak göz önünde bulundurulmasý gereken bir konudur.
Teknolojinin ve eneri krizlerinin beraberinde getirdiði, mekanik sistemlerin yaygýn kullanýmý ve sýzdýrmaz yapý cepheleri, zamanla kullanýcý saðlýðýný tehdit eder hale gelmiþtir. Geliþen teknoloji ile beraber deðiþen yaþam koþullarý konut birimlerinin ve tipolojisinin de deðiþmesinde etkili olmuþtur. Literatürde karþýlaþýlan doðal havalandýrmalý yapýlarýn çoðunun ofis yapýsý olduðu görülmüþtür. Konut yapýlarýnda da mekanik sistemlere baðýmlýlýðý azaltmak ve kullanýcý kontrolüne izin veren doðal havalandýrma sistemleriyle kullanýcý konforunu saðlamak olanaklýdýr. Bu nedenle bu çalýþmada günümüzde kentlerde giderek çoðalan yüksek katlý konut yapýlarýnda, doðal havalandýrmanýn gerekliliði ve cepheler aracýlýðýyla saðlanan doðal havalandýrma çözümleri üzerinde durulmaktadýr. Farklý iklim, çevre ve yapý özelliklerine sahip doðal havalandýrmalý yüksek konut yapýsý örnekleri incelenmiþtir. Ýklim ve çevre verileri doðru analiz edilerek, doðal havalandýrma ilkelerinin tasarým aþamasýnda yapýlara dahil edilmesiyle, birçok farklý durumda az enerji ile doðal havalandýrma saðlamanýn olanaklý olduðu görülmüþtür.

Energy crisis in the '70s, have induced awareness on rapidly consume of primary (non -renewable) energy sources and the negative impact of human on environment. Environmental consciousness and conservation of energy has become apparent as an increased awareness in the community. Natural ventilation is a significant factor to save energy by the methods implemented to the buildings according to different environmental factors. The main function of the buildings is fulfilling the requirements of users to live in a healthy artificial environment. Natural ventilation is significant in terms of global economy / energy conservation and users' health, is an important issue that should be taken into consideration in the design stage.
Common use of mechanical systems and insulated facades that technology and energy crisis couse, threat to users' health in time. The change of living conditions in consequence of developing technology affected the change of housing units and housing typologies. Many of the naturaly ventilated buildings which are encountered in literature review was found to be office buildings. It is possible to reduce dependence on mechanical systems and ensure user comfort with natural ventilation systems allowing user control in residential buildings, too. Therefore in this study, the necessity of natural ventilation in high rise residential buildigs increasing in today’s city and the natural ventilation solutions provided through facades were emphasized. Examples of naturally ventilated high rise residential buildings which have different climate, environmental and building features have been investigated. The inclusion of natural ventilation principles to the structures at the design stage, with an accurate analysis of the climate and environmental data, it is found possible to provide natural ventilation with less energy in many different situations.

Abstract | Full Text PDF

“Küresel Isýnma” içinde bulunduðumuz zaman diliminde kentsel planlama disiplininin güncel araþtýrma alanlarýndan birisi ve önemli konularýn baþýnda gelmektedir. Bir çok nedeni olmakla birlikte, ormansýzlaþma küresel ýsýnmaya sebep olan baþlýca etkenlerden biridir.
Kanun, plan vb. yasal ve yönetsel araçlarýn doðal deðerlerin korunmasýna hizmet etmesi beklenir. Bu çalýþmanýn amacý, ormanlarýn korunmasýnda, söz konusu araçlarýn uygulamada ne derecede etkili olduðunu sorgulamaktýr. Buradan hareketle konuyu açýklamak amacýyla nicel bir deðerlendirme süreci izlenmiþtir. Türkiye’deki 81 il araþtýrma birimi þeklinde kabul edilmiþtir. Korelasyon katsayýsý ve çoklu regresyon analizi kullanýlarak dokuz baðýmsýz deðiþken, illerin orman kayýplarýný ifade eden baðýmlý deðiþkeni açýklamak için, incelenmiþtir.
Sonuç olarak iki temel neticeye ulaþýlmýþtýr. Bunlardan birincisi, ilgili yasal ve yönetsel araçlarýn Türkiye’deki bütüncül koruma amacýna hizmet etmediðidir. Ýkincisi ise, baðýmsýz deðiþkenlerin orman alaný kaybýna iliþkin konuyu (R²: 0.548) % 55 oranýnda açýklamasýdýr.

Today “Global Warming” is an emerging issue which is also a popular research topic for urban planning. Having several reasons, deforestation is one of the major parameters that cause global warming.
Legislative and governmental tools such as laws, planning, etc. are expected to serve in the scope of conserving natural assets. This article aims to examine in what extent these tools are effective in forest conservation practice. From this perspective a quantitative evaluation is carried out in order to determine this issue where provinces are accepted as research units. Nine independent variables were observed to explain the change on the dependent variable (namely ‘loss of forest area of provinces’) by using correlation coefficients and multiple regression analysis.
As a result two basic outcomes have appeared. Firstly, related legislations mentioned in the study do not serve to a holistic conservation purpose in Turkey. Secondly, independent variables explain the loss of forest areas in the level of (R²: 0.548) % 55.

Abstract | Full Text PDF

Tarihi þehirlerin mirasý önemli ekonomik, sosyal ve kültürel bir deðer taþýmaktadýr. Koruma planlarý ve daha uzun dönemleri kapsayan projelerin koordinatif bir role sahiptir. Ancak, þu anda bu plan ve projeler Kayseri'de Tavlusun tarihi yerleþmesinin canlanmasý ve geliþiminde zayýf bir konumda bulunmaktadýr. Bu yazý, sürecin bir örneði olarak Tavlusun vakasýný incelemekte ve küçük bir kasabanýn kentsel mirasýnýn korunmasý için kullanýlan araçlar ve programlar araþtýrýlmaktadýr. Analiz esasen Tavlusun tarihi yerleþmesinde devam eden koruma projelerini ele almakta ve alternatif kentsel koruma senaryolarýný tartýþmaktadýr. Araþtýrmanýn temel bulgularý þehir geliþimi ve korunmasýnýn araçlarý tarihi alanlarýn devamlýlýðýna hizmet eden ve tarihi alanýn prestij deðerini muhafaza eden bir þekilde kullanýlmadýðýdýr. Tarihi yerleþmelerde pozitif gelecek senaryolarý saðlamak amacýyla, ilk iþ miras hakkýnda doðru bir deðerlendirme yapmak ve ikincisi yaþamýn hoþ yönlerinin ve yerin kültürel kimliðinin optimal kullanýmýný harekete geçiren stratejik hedefleri ayarlamaktýr. Çalýþma sürdürülebilir bir çevre için terk edilme tehlikesiyle karþý karþýya olan belirli iþlevlerin yeniden yerleþtirilmesinin gerekli olduðunu ortaya koymuþtur.

The heritage of historic towns is of important economic, social and cultural value. Town conservation plans and projects covering longer periods of time have a coordinative role. However, they currently hold a weak position in the revival and evolution of the historic town of Tavlusun in Kayseri, Turkey. This paper examines the case of Tavlusun as an example of this process and explores the tools and programs for preserving a small town’s urban heritage. The analysis deals essentially with the current conservation projects underway in the historic town of Tavlusun and discusses the alternative urban conservation scenarios of historic heritage. The main findings of the study are that the tools of town development and preservation are not being used in a way that serves the survival of the historic areas and maintains the prestige value of the historic area. In order to secure positive future scenarios for historic towns, the first task is to make an accurate assessment of the heritage and the second is to set strategic goals by making optimal use of the amenities and the cultural identity of the place. The study found that for a sustainable environment it is necessary to relocate certain functions which are in danger of abandonment.

Abstract | Full Text PDF

Bu çalýþma, aktarma merkezlerinde mekânsal davranýþlarýn analizi ile mekânsal verimliliðinin araþtýrýlmasýna iliþkin bir yöntem denemesidir. Ekolojik ve çevresel psikoloji ekseninde kurgulanan çalýþma; fiziksel, sosyal ve psikolojik karmaþýklýðýn üst düzeyde olduðu aktarma merkezlerine odaklanarak günümüz kentsel tasarým çalýþmalarýnda göz ardý edilen 'kullanýcý odaklý mekân organizasyonuna' dikkat çekmeyi hedeflemektedir.
Çalýþmada mekânsal davranýþ analizi; güdülenme, davranýþ setleri, (çevresel) olanaklýlýk ve yer kuramlarý kavramsallaþtýrýlarak, 'sorgulama türü-biçimi-yöntemi' ölçütleri içeren bir dizgede aktarma merkezlerine entegre edilerek ele alýnmaktadýr. Gözlem, anket ve zihinsel haritalama analiz yöntemi ile davranýþlar tespit edilerek sorun ve potansiyeller kullanýcý ve mekânsal davranýþ ekseninde ortaya konulmaktadýr. Kentsel mekânda yer seçen ve tarihsel niteliklere sahip olan Üsküdar Aktarma Merkezi, çalýþma kapsamýnda örneklem alan olarak seçilmiþtir.
Çalýþmanýn bulgularýna göre Üsküdar Aktarma Merkezinin; fiziksel, sosyal ve psikolojik özellikleri kullanýcýya asgari ölçüde aktarma gereksinimlerini saðlamakta olup aktarma iþlevinin yarattýðý olumsuz çevresel koþullar, kentsel mekânýn kimlik özelliklerinin önüne geçmekte, kullanýcýyý da olumsuz etkilemektedir. Tarihsel ve beþeri niteliklere sahip Üsküdar Aktarma Merkezinin; gelip-geçilen bir alana dönüþmesi ve fiziksel tasarýmlar ile canlandýrýlmaya çalýþýlmasý kentsel mekânýn sürdürülebilirliði açýsýndan yeterli olmamaktadýr. Bu baðlamda, kullanýcý odaklý mekân organizasyonu içeren detaylý araþtýrmalar ile tasarýmlar desteklenmelidir.

The study is about the research method of space productivity with spatial behavior analysis on transfer centers. The main goal is to attract attention to “user-oriented space organization” which is ignored on modern days. It is focused on transfer centers which have physical, social and psychological high complexity edited by ecological and environmental psychology.
This study takes up spatial behaviors analysis with motivation, behavior settings, (environmental) affordance and place theories which is conceptualized as 'query type-format-method' criteria, are considered to be integrated as a modal to transfer center. The determination of behaviors analyzed with observation, survey and mental mapping method, is shown problems and potentials according to user and spatial behavior axis. Scope of study, Üsküdar transfer center which has historical properties and located in urban space used for the sampling.
Study results show that physical, social and psychological features of Üsküdar transfer center satisfies users minimum requirements. Although negative environmental conditions prevent urban space's identity features and negative effect to users. Üsküdar transfer center which has historical and human qualifications becoming a transient area and also has new physical designs projects. These are not sufficient for urban spaces sustainability. As a result of that, user oriented space organization needs to have designs which should have detailed researches.

Abstract | Full Text PDF

Þehir planlama Türkiye’de, “öteki” olarak nitelendirilen gruplarýn tümünü içermediðinden, planlama herkes için yapýlamamaktadýr. Bu metin, ötekilerden biri olarak LGBTT bireylerin (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel, Travesti) Türkiye’de görünür olabilmelerinin yolunu açabilmek için gizlenme, baský görme, baskýlarý aþmada yaþadýklarý kentin etkisi ve þiddet konularýna açýklýk getirerek þehir planlama mesleðinin bu konularda neler yapmasý gerektiði/yapabileceði konusunu tartýþmaya açmaktadýr. Metinde, homofobik bir ülke olan Türkiye’de LGBTT bireylerle ilgili sosyal ve ekonomik deðiþkenler verilecek ve kent planlama çalýþmalarýna katký sunacak mekânsal deðiþkenler ayrýþtýrýlmaya çalýþýlacaktýr. Temmuz-Eylül 2012 tarihleri arasýnda Ankara’da Kaos-GL Derneði aracýlýðýyla 68; Ýzmir’de Siyah Pembe Üçgen Ýnisiyatifi aracýlýðýyla yapýlan 155 anketin deðerlendirilmesi bu çalýþmanýn yöntemini oluþturmaktadýr. Planlama kapsamýnda LGBTT bireylerin kendisi gibi olabilmeleri için yapýlacak öneriler, bu çalýþmanýn literatüre katkýsýný oluþturacaktýr.

Urban planning doesn’t cover the groups labeled as "other". This article explains urban effects and violence experienced by the LGBTTs (Lesbian, Gay, Bisexual, Transsexual, and Transgender)while concealing their sexual orientation due to the public pressure besides, their struggle to be visible in Turkey and discusses the necessary/potential role of urban planning on these topics. The article will provide social and economic variables about LGBTT individuals living in a homophobic country, such as Turkey, and the spatial variables that will contribute to urban planning activities will be analyzed. The methodology of this study evaluates68 questionnaires done by Kaos-GL Association in Ankara and 155 questionnaires returned bythe Black-Pink Triangle Initiative in Izmir, between July and September 2012. The contribution of this study to the literature will be to ensure that the LGBTT individuals can be "as they are".

Abstract | Full Text PDF

Birincil enerji tüketicilerinden olan binalar dünya genelinde enerji etkin iyileþtirmeler konusunda oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Yeni ve mevcut binalarýn enerji etkinliðinin saðlanmasý, sosyal farkýndalýðý artýrmayý amaçlayan son giriþimlerle birlikte gittikçe ivme kazanmaktadýr. Bugün binalar için, tasarým çözümlerinden enerji etkin yapý malzemelerine, ileri ýsýtma-soðutma ve havalandýrma sistemlerinden, yenilenebilir enerji teknolojilerine kadar çok sayýda ve çeþitlilikte enerji etkin uygulama seçeneði bulunmaktadýr. Buna karþýn, bu geniþlikteki bir çözüm kümesi içerisinde, tanýmlý bir bina için, optimal ve/veya en etkin enerji tasarruf çözümlerinin tanýmlanabilmesi karar desteði saðlayacak yaklaþýmlarý gerektirmektedir.

Bu çalýþmada, EnergyPlus bina performans simülasyonu ve GenOpt optimizasyon programýnýn entegrasyonuna dayanan simülasyon tabanlý çok amaçlý optimizasyon yaklaþýmý, binanýn ýsýtma ve soðutma enerjisi tasarruflarýný ve maliyet kriteri olan Net Bugünkü Deðer (NBD)’i eþ zamanlý optimize etmek ve optimal enerji tasarruf çözümlerini tanýmlamak için kullanýlmaktadýr. Bu yaklaþým, Türkiye’nin farklý iklim bölgelerinde (Ýzmir ve Ankara) bulunan hipotetik bir ofis binasýna uygulanarak pratikte uygulanabilirliðinin gösterilmesi amaçlanmýþtýr. Binanýn her bir cephesindeki kabuk bileþenleri karar deðiþkenleri olarak seçilmiþ ve her bir karar deðiþkeni için dýþ duvar, çatý, zemin döþemesi için alternatif yalýtým malzemelerini, farklý pencere türlerini ve gölgeleme sistemini içeren geniþ çaplý bir çözüm kümesi geliþtirilmiþtir. Elde edilen sonuçlar, enerji ve maliyet etkin bir bakýþ açýsýyla en uygun bina çözümlerinin belirlenmesi sürecinde çatýþan amaç kriterler arasýnda meydana gelen etkileþimlerin ve ödünleþimlerin bilinmesi gerektiðini ortaya koymaktadýr.

Buildings are the major energy consumers with a significant effect on energy efficiency improvements around the world. Ensuring energy efficiency in new and existing buildings is gaining momentum with recent initiatives that aim to increase social awareness. Today, there is a wide range of energy efficiency options from design solutions to energy efficient building materials, advanced HVAC systems, and renewable energy technologies. However the identification of optimal and/or most effective set of energy saving solutions within a large decision space for a specific building requires decision-support approaches.

In this study, a simulation based multi-objective optimization approach based on the combination of EnergyPlus building performance simulation and GenOpt optimization program is employed to optimize building heating and cooling energy savings, and the cost criterion, Net Present Value (NPV) simultaneously while identifying the optimal set of energy saving solutions. The approach was applied to a hypothetical office building in different climate zones of Turkey (Izmir and Ankara) to demonstrate its applicability. Building envelope components on each façade were selected as decision variables, and an extensive solution space including alternative materials for the external walls, roof, ground floor insulation, different window types and shading system were generated for each decision variable. The results showed that the interaction between the conflicting objectives and the trade-offs should be explored while determining the most suitable building solutions with energy and cost effective manner.

Abstract | Full Text PDF

Bu çalýþma, LEED yeþil bina sertifikalý bina projelerinde “Ýç Ortam Kalitesi” parametrelerinin farklý paydaþlarýn bakýþ açýlarý ile “kullanýcý memnuniyeti” ve “proje maliyet performansý” gibi anahtar performans göstergeleri bakýmýndan karþýlaþtýrmalý bir analizini sunmaktadýr. Bu baðlamda, “Ýç Ortam Kaliesi”nin, “kullanýcý menuniyeti”ni belirleyen ýsý konforu, gün ýþýðý, akustik kontrol vb. unsurlar ile olduðu gibi proje maliyet primleri ve performansý ile iliþkilerini temel alan kapsamlý bir literatür çalýþmasý gerçekleþtirilmiþ ve buna baðlý olarak “Ýç Ortam Kalitesi” parametrelerinin “Kullanýcý Memnuniyeti” ve “Proje Maliyet Performansý” üzerindeki etkilerini göstergeleyecek bir Analitik Hierarþi Süreci (AHS) Modeli oluþturulmuþtur. Konu hakkýnda uzman araþtýrmacý, sektor profesyoneli ve LEED danýþmaný kiþiler düzenlenen çalýþtayda bir araya getirilerek parametrelerin etkileri deðerlendirilmiþ, çalýþtayda toplanan veriler bir çoklu karar verme yöntemi olan AHS ile analiz edilmiþtir. Analiz sonuçlarý ýsý konforu, aydýnlatma, gün ýþýðý, akustik performans, çevresel tütün kontrolü gibi parametrelerin kullanýcý memnuniyeti bakýmýndan, düþük salýnýmlý malzemeler, ýsý konforu ve akustik performansýn porje maliyeti bakýmýndan etkili olduðunu göstermiþtir.

This paper presents a comparative analysis of different stakeholders’ view of LEED certified building projects’ Indoor Environmetal Quality (IEQ) parameters from the perspective of such key performance indicators (KPIs) as “occupant satisfaction” and “project cost performance”. Within this context, a comprehensive literature review respresenting the studies on Indoor Environmental Quality with a relationship to occupant satisfaction in terms of thermal comfort, daylighting, acoustic control and project cost premium and investment performances etc. was conducted and an Analytical Hierarchy Process (AHP) model was constructed indicating the effects of IEQ parameters on Occupant Satisfaction and Project Cost Performance. The ratings of the effects of the parameters were collected by a brainstorming workshop with the participation of different stakelholders of sustainable design such as researchers, practitioners and LEED consultants. The data were analysed conducting AHP analysis which is a multi crtieria decision method. The analysis results revelaed that thermal comfort, interior lighting, daylight, acoustic performance and environmental tobacco smoke control parameters had the highest rankings among occupant satisfaction whereas low emitting materials, daylight, thermal comfort and acoustic performance were the ones for project cost performance.

Abstract | Full Text PDF

Bu çalýþma “Sokaklar ve Diðer Açýk Alanlar için Evrensel Tasarým” kavramý üzerinde yoðunlaþmýþtýr. Çalýþma ayný zamanda “ sokak tasarýmý” ile ilgili birtakým temel düþüncelere de deðinmektedir. Bu çalýþma için evrensel tasarým baðlamýnda, kentsel kamu alanlarýnýn bir parçasý olan sokaklarý incelemek üzere Mýsýr-Asvan’daki AS-Souq Caddesi'nde bir alan çalýþmasý uygulanmýþtýr. Çalýþmanýn nicel yöntemi olarak “anket”, nitel yöntemi olarak ise “gözlem” kullanýlmýþtýr. 2015 yýlýnýn Aðustos ayýnda toplam 330 katýlýmcýya bir anket uygulanmýþtýr. Anket sonuçlarýnýn istatistik deðerlendirmeleri SPSS programý ile yapýlmýþtýr. Makalede, çalýþma sonuçlarý ayrýntýlý biçimde sunulmaktadýr. Bu çalýþma ayný zamanda þunu göstermiþtir ki; Evrensel Tasarýmýn strateji olarak benimsenmesi, toplumdaki herkese eþit haklarýn sunulmasýný ve demokratik bir ortamýn oluþmasýný saðlamaktadýr. Böylelikle herkesin toplum hayatýna katýlýmý teþvik edilmekte, yapýlý çevre de dahil olmak üzere her alana eriþimi saðlanmakta ve kentsel doku ve tüm toplumda “yaþam kalitesi”ni arttýrmaktadýr.

The street is the backbone of the successful community. The design of an urban street should accommodate all people. This study focuses on the concept of “Universal Design for streets and outdoor spaces”. Besides, illustrates the basic considerations for “urban street design”. In the paper a case study, to examine urban public space, focusing on universal design is presented. The case study was conducted in AS-Souq street, Aswan, Egypt. For the case study, a descriptive research methodology was used. The field research encompassed: "questionnaire” as a quantitative technique and "observations” as qualitative strategies. A questionnaire was conducted in August 2015 with 330 respondents in total. The statistical analysis of survey questionnaire was achieved by using SPSS program. Discussing the findings of the case study is thought to lead a way to other public spaces specifically streets to be more inclusive in design. This study confirms that applying UD as a strategy ensures equal and democratic rights in society for all, consequently encouraging full participation in social life by ensuring access to and usability of all aspects of society, including the built environment, thus improving “quality of life” in the urban fabric and the entire community.

Abstract | Full Text PDF

Günümüzde yoðun yapýlaþma nedeni ile açýk alanlarýn azalmasý, otomobil sahipliðinin artmasýna baðlý olarak trafik yükünün artmasý ve ebeveynlerin sahip olduðu insan kaynaklý endiþeleri nedeni ile çocuklar kent mekanýnda baþta sokak olmak üzere oyun alanlarýný ve doðal alanlarý kaybetmiþlerdir.
Genel olarak çocuklarýn evlerine yürüme mesafesinde ve motorlu trafikten ayrýlmýþ olduklarý için kentsel mekânda çocuklar için en güvenli mekânlardan biri olan ve çocuklarýn zamanlarýnýn büyük bir çoðunluðunu geçirdiði okul bahçeleri kentsel mekanda oyun alanlarýný kaybetmiþ birçok çocuk için doðal, açýk alanda kendi akranlarý ile iletiþim kurabilecekleri bir kaç mekândan biri olarak kabul edilmektedir.
Okul bahçelerinin özellikle doðal elamanlarla düzenlenmiþ okul bahçelerinin çocuðun geliþimi üzerinde pozitif etkileri olduðu da yapýlan çalýþmalarla belirlenmiþtir.
Bu çalýþmanýn amacý doðal çevrede oyun oynamanýn ve doðal elemanlarla düzenlenmiþ okul bahçelerinin çocuðun geliþimi açýsýndan öneminin, ardýndan ilköðretim kurumlarýnýn ilk basamaðýný oluþturan ilkokul bahçelerinin çocuk için daha yaþanýlýr kýlýnmasý için okul bahçelerinde olmasý gereken unsur ve niteliklerin çocuk gözünden ortaya konmasýdýr.
Çalýþmanýn yöntemi bu konularda yapýlmýþ olan araþtýrmalarýn incelenmesine ve rastgele seçilmiþ olan bir ilkokulda çocuklara gerçekleþtirilen kiþisel-yarý yapýlandýrýlmýþ bir mülakat çalýþmasýna dayanmaktadýr. Mülakat çalýþmasýnda onyedi çocuða hayallerindeki okul bahçesinde olmasýný istedikleri unsur ve nitelikler sorulmuþtur. Çalýþmanýn sonunda mülakat çalýþmasýna katýlan çocuklarýn görüþleri doðrultusunda ilkokul bahçelerinde olmasý gereken unsur ve nitelikler belirlenmiþtir.

At the present time, children have lost their play spaces such as street, also natural areas in urban space because of such causes as the decrease in the open air areas owing to dense housing, the rise in the traffic load owing to an increase in the car possession and fear of crime which parents have.
In generally, the school grounds where children spent most of their time are the safest places for children because of being within walking distance and isolated from motorized traffic. Consequently these areas are accepted as one of places where children can make contact with their peer in natural open area for many children who lost their play spaces in urban space.
Also it was determined by studies that school grounds especially designed with natural elements has positive effects at the development of children.
The aim of this study is to determine the importance of playing in the natural environment and school grounds designed with natural elements in terms of child’s development and to specify qualities that should be in more livable school grounds for children in primary school grounds.
The methods of study consist of the examination of studies on this topic and personal semi-structured interview method. In the interview study It was asked to 17 children the qualities and elements which should be in their dream schoolgrounds. In the end of the study, the qualities and elements that should be in in primary school grounds for the children attending interview study was determined.

Abstract | Full Text PDF