Cities are places where societies, individuals come together and socialize, and a platform bringing together all social and cultural classes and ethnic groups and all different segments of society. Especially public spaces (official and private) have played a fundamental role in the establishment process of the cities. Individuals carry out their socio-cultural experiences through activities within these physical urban environments. In this sense, structuring of the society takes place in open public spaces where the relationship between individuals and society is supported by the physical environment.
However, today, we can observe that with the uncontrolled growth in big cities, they failed provide an ideal environment for living, and physical characteristics of installation of buildings and outer spaces are not in line with the expectations of the users living in the city, and inadequacies and defects in the open public space design in terms of supporting public living are evident. Besides, as a result of unorganized public spaces, spatial boundaries between different social groups became more distinct.
This study aims to analyze the behavior patterns and their possible relationships with the continuous and integrating aspects of the urban environment. In the conceptual content of this study that analyses the role of architecture and urban space in structuring social relationships, meaning, culture, public space, architectural environment concepts -the integrational and interactional aspect of urban space- and how different science fields evaluate public, meaning and space relationships will be discussed.
Kentler, toplumların ve bireylerin bir arada bulundukları ve sosyalleştikleri, her türlü sosyal ve kültürel sınıftan, farklı etnik gruplardan, birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip insanların bir araya geldiği toplumun birbirlerinden başkalaşan kesimleri için bir buluşma alanı rolü üstlenen mekanlardır. Özellikle kamusal alanlar (sivil ve resmi kamusal alanlar) kentlerin oluşumu sürecinde önemli rol oynamıştır. Birey, sosyo-kültürel yaşantısını, kentsel fiziksel çevre kurgusu içerisinde dış mekanlar, bu mekanlardaki yaşantı ve aktiviteler ile sürdürmektedir. Bu anlamda, toplumun yapılanması, bireyler ve toplum arasındaki ilişkinin fiziksel çevre tarafından desteklendiği yerler olan açık kamusal alanlarda meydana gelmektedir.
Ancak günümüzde kontrolsüz gelişen metropollerin yaşamak için ideal bir çevre sunmadıkları, yapılar ve dış mekanlardan oluşan kurguların fiziksel özelliklerinin, kenti yaşayan kullanıcıların beklentilerine tam olarak cevap veremediği ve tasarımların dış mekan yaşantısına katkı anlamında eksiklikler ve hatalar içerdiği gözlemlenmektedir. Bununla beraber ortak kullanım alanlarının organize edilememesi sonucunda farklı sosyal grupların arasındaki mekansal sınırlar da gittikçe belirginleşmekte ve birbirlerinden ayrılmaktadır.
Bu çalışma, davranış kalıplarını ve bunların kentsel çevrenin sürekli ve birleştirici özellikleri ile olası ilişkilerini inceleyerek, açık kamusal alanların toplumu yapılandırmadaki rolünü irdelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın kuramsal içeriğinde kentsel mekanın iletişime, toplumun yapılanmasına yönelik boyutu olan anlam, kültür, kamusal mekan, mimari çevre kavramları, sosyal ve psikolojik yapı, bunların kamusal açık alanlar ile etkileşimi ele alınması amaçlanan noktalardır.