YILDIZ TECHNICAL UNIVERSITY FACULTY OF ARCHITECTURE E-JOURNAL

E-ISSN 1309-6915
Volume: 19 Issue: 1
Year: 2024

Current Issue Published Issues Most Accessed Articles Ahead of Print
Index and Coverage
Avery Index
DOAJ
EBSCO
Erih Plus
ESCI – Clarivate
GALE Cengage
Genamics
ProQuest
TR Dizin
TUBITAK Ulakbim
Ulrichs Web
IdealOnline
Megaron: 11 (3)
Volume: 11  Issue: 3 - 2016
Hide Abstracts | << Back
FRONT MATTER
1.Megaron 2016-3 Full Issue

Pages I - IV

ARTICLE
2.Problems of Mudéjar Architecture in Architectural HistorySurvey Books of Spain
Meltem Özkan Altınöz
doi: 10.5505/megaron.2016.18480  Pages 310 - 317
8.yy'dan itibaren yeşermiş olan İslamî, Hıristiyan ve Yahudi sanat gelenekleri Mudéjar Mimarisi'nin İber Yarımadası'nda 11.yy'daki oluşumuna katkıda bulunurlar. Üç büyük dinin ortak bir paydada birleşerek cömertçe uyguladığı bu üslup Katolik krallıkların Müslümanları İber Yarımadası'ndan atmaya yönelik giriştikleri askeri faaliyetlerle başlar. Müslümanların elinden alınan topraklarda bir müddet farklı inanç geleneklerine sahip toplumlar bir arada yaşamaya devam ederler. Bir arada bulunmanın sonucu kaynağında İslam Sanatı olan melez bir mimari dil oluşur. Mudéjar Mimarisi mimarlık tarihi yazımının çetrefilli konularından bir tanesidir. Mudéjar Mimarisi'nin kaynaklarını ve özelliklerini tanımlayan çalışmalar çoğunlukla İspanyol akademisyenler tarafından gerçekleştirilmiştir. Akademisyenler arasında bir grup Mudéjar'in İslami köklerinden bahsederken, bir diğer grubun ilgili sanatın Hıristiyan özelliklerini vurguladığı görülmektedir. Ancak yakın dönemde yapılan araştırmalar bu erken dönem sınıflandırmalarını değiştirerek coğrafi ve kültürel çeşitlilik konularına eğilmektedir. Bu çalışma genel olarak Mudéjar Mimarisi'nin kaynaklarını araştırmakta ve mimarlık tarihi alanında karşılaşılan kaynak, kimlik ve historiografik temelli sorunlara dikkat çekmektedir. Söz konusu tarih yazınının incelemesi, özellikle başvuru kaynaklarının değerlendirilmesi, aynı zamanda Mudéjar kavramının çevresindeki belirsiz atmosferin ve bu atmosferi ortaya çıkartan koşulların tarihsel ve bu bağlamdan beslenen terminolojik alt yapısının deşifresine yardımcı olacaktır.
Living together in the Iberian Peninsula since 8th century the Islamic, Christian and Jewish groups were contributed to the birth of Mudéjar architecture in the 11th century. This style, which was appealed to the big three religion, was generously applied following the re-conquest movements of the Christian Kingdoms in the Iberian Peninsula when they tried to get rid of their Muslim enemies. Mudéjar architecture is one of the problematical topics of the architectural history writing mechanism. The studies that define Mudéjar origins and character were mostly conducted by the Spanish scholars. While a group of the scholars explain that Mudéjar origins have Islamic roots, another emphasizes its Christian aspects. Notably, recent researches have altered former classifications concentrating on geographical facts in addition to cultural varieties. This study investigates the sources of the Mudéjar architecture and takes attentions to the origin, identity and historiographical problems which are common to the architectural history studies. An evaluation of Mudéjar writing history particularly that of survey books will help us to identify the obscurities associated with Mudéjar concept and clarify the conceptual and terminological tools in histories related to it.

3.Stone Finials in Ottoman Period Religious Buildings in Bitola, Ohrid, and Skopje Cities of Macedonia
Gülşen Dişli, Nurcan İnci-Fırat
doi: 10.5505/megaron.2016.60490  Pages 318 - 332
Anadolu’da M.Ö. 7000 yılından itibaren görülen alem, çeşitli din ve toplumlarda farklı formlarda ve sembolik anlamlarda kullanılmış, Türkler tarafından çadır ve bina tepelerinde, mızrak uçlarında, Osmanlı Döneminde de cami, medrese, türbe ve şadırvan gibi pek çok yapı tipinin örtü sistemlerinde başarıyla uygulanmıştır.
Tarihi yapılarda alemler neredeyse hiç çalışılmayan bir konu olmuş, mevcut araştırmalar da metal alemler üzerine yoğunlaşmıştır. Taş alemleri ele alan araştırmalar ise oldukça kısıtlıdır. Bu araştırma ile; yaklaşık 520 yıl Osmanlı topraklarının bir parçası olan Makedonya’nın Üsküp, Ohri ve Manastır kent merkezlerinde bulunan dini yapılardaki taş alemlerin sembolik anlamından çok mimari öğe olarak incelenmesi, genel karakteristiklerinin tanımlanması, tipolojik belgeleme ve envanterlerinin çıkarılması hedeflenmiştir. Böylece araştırma kapsamında 15.-18. yüzyıllar arasında inşa edilen dokuz adet cami ve iki adet türbe yapısındaki günümüzde mevcut olan taş alemlerin incelenmesi sonucu elde edilen verilerin benzer yapı türleri ve coğrafyadaki yapılarda restorasyon çalışmaları esnasında karşılaştırmalı bir kaynak oluşturması amaçlamıştır. Öncelikle alemin tanımı, tarihçesi ve işlevleri açıklanmış ve mimari öğe olarak alemlerin malzeme-teknik, biçim özellikleri, boyut, büyüklük ve oranları araştırılmıştır. Makedonya’daki tarihi cami ve türbelerdeki taş alemler, ulaşılabilen tarihi fotoğraf ve gravürler ile çeşitli kaynakların incelenmesi ve arazi çalışmaları neticesinde; formlarına, bulundukları yapı tipine, yapıdaki konumlarına ve yapıldıkları malzemelere göre gruplara ayrılarak değerlendirilmiştir.
Finials, observed in Anatolia since 7000 B.C., have been used in various religions and societies in different forms and symbolic meanings, and have been applied by Turks with great success above the tents and building tops and on spearheads. In Ottoman period, they were also used above the dome, vault, minaret and minber tops of many architectural building types such as mosque, madrasa, tomb and fountain. Either in historic buildings, the finials have never been studied or the existing researches concentrated on the metal finials. Research on stone finials is rather limited. This study aims at defining general characteristics, typological documentation, and inventory of stone finials in religious architectural buildings located in city centers of Macedonia, as an architectural element rather than focusing on their symbolic meanings. Hence, it is intended that the data obtained from the research on existing stone finials of case study nine mosques and two tombs built in 15th-18th century in Macedonia, have been a comparative study for the similar building types in similar regions during their restorations. First, definition of finial, its historiography, and functions have been explained in detail, and material, technique, and formal features, size, dimension, and ratios of finials have been studied. Stone finials in case study mosques and tombs of Macedonia have been assessed according to their forms, type of building they have been located, according to their location inside the building and their material by means of historic photos, engravings and in-situ observations.

4.Evaluations Of Cultural Perception Performance By Users On The Basis Of Re-Use Of Monumental Building: The Case Of Sivas’ Buruciye Madrasah
Esra Yaldız, Nafia Gül Asatekin
doi: 10.5505/megaron.2016.66487  Pages 333 - 343
Geçmişten gelen kültürel değerlerin gelecek kuşaklara aktarılabilmesi adına, kültürel mirasın güvence altına alınması olarak tanımlanan korumanın en büyük gerekçelerinden biri; tarihsel ve kültürel değerler olarak nitelendirdiğimiz anıtsal yapıların taşıdığı, özellikle özgünlük, belgesel, kimlik, tarihsel, mimari, kullanım ve süreklilik değerlerinin yitirilmemesinin sağlanmasıdır. Korumanın aktif olarak gerçekleştirilebilmesi için; kültürel miras olarak ele aldığımız anıtsal yapılara işlevsel bir içerik kazandırmak; onları toplum kullanımına sunup yararlanmak ve insan-yapı bütünleşmesini sağlanmak gerekmektedir. Ancak buradaki en önemli konu, koruma ile işlevsel değişim arasında doğru bir denge kurulması ve yapının özgünlük değerlerinin yitirilmemesi olmalıdır. Bu sebeple anıtsal bir yapının yeniden kullanıma adaptasyon sürecinde en önemli nokta, yapının kültürel değerinin ve özgünlüğünün korunmasıdır. Bu bağlamda anıtsal yapılarda “kültürel algı performansı” olarak adlandırdığımız performans değeri; yapının yeniden kullanımında, anıt özelliğinin, özgünlüğünün, simgesel, tarihi ve kültürel değerinin kullanıcı tarafından nasıl algılandığını ölçmemizi sağlayacaktır. İç Anadolu Bölgesi, Sivas il merkezinde yer alan, Anadolu Selçuklu Dönemine ait, açık avlulu ve tek katlı Sivas Buruciye Medresesi çalışma kapsamında incelenmiştir. Bugün “El Sanatları Çarşısı ve Çay Bahçesi” olarak kullanılan Buruciye Medresesinin kültürel algı performansı değerlendirmeleri yapılarak, yapının içerisinde bulunduğu fiziksel çevre ile birlikte özgünlük değerlerinin kullanıcılar tarafından algılanıp algılanmadığı belirlenmiştir.
The purpose of a conservation act is to secure cultural heritage so that the associated cultural values can be passed on to future generations. Hence, conservation that is defined as “keeping alive” in a manner to include yesterday, today, and tomorrow is regarded as a cultural act. Therefore, one of the major justifications for conservation is to ensure the integrity of the values of monumental building in relation to the authenticity, documental, historic, architectural, usage, and continuity values. In order to actively carry out conservation, the monumental building, considered to be cultural heritage entities, should be assigned a function and opened for public service, which would ensure human-building integration. However, the most important point to bear in mind is to achieve the correct balance between conservation and functional modification in such a way that the structure will not lose its authenticity. Within the framework of conservation criteria, it is quite important to determine the success in the preservation of the authenticity, as well as the satisfaction of the new users. The performance level of monumental building, which can also be defined as “cultural perception performance,” will aid in measuring the manner in which different characteristics--authenticity, symbolic, historic, and cultural values of a building are perceived by the users. Within the scope of this study, the Buruciye Madrasah, a single-story Anatolian Seljuk period building with open courtyard plan located in the Central Anatolian Region within the boundaries of the city of Sivas, was examined. The building used today as Handicraft Market and Tea Garden. The cultural perception performance of this cultural heritage building was assessed in order to evaluate whether the authenticity values of the building were accurately perceived by the users, within the limits of the physical environment that the building is located in.

5.User satisfaction in coffee houses transformed from houses: A sample in the city center of Konya, Turkey
Pınar Dinç Kalaycı, Tuğçe Utku
doi: 10.5505/megaron.2016.25582  Pages 344 - 358
Fiziksel çevrelerin yaşanabilirliğini arttırmanın yolu olan yeniden kullanım/ dönüşüm, tarihi yapılar özelinde gerçekleştiği gibi, işlevini yitirmiş, yakın döneme tanıklık eden yapılar için de uygulanabilir bir yöntemdir. Çalışmada, Konya’nın Zafer ve Alâeddin semtlerinde yer alan ve apartmandan kafeye dönüştürülmüş yapılar incelenmiştir. Bu yapılar içinden seçilen 5 apartmanın kafeye dönüşümü, plan kurguları bağlamında sınıflandırılmış ve her birine yönelik kullanıcı memnuniyetleri ölçülmüştür. 244 kişiyle gerçekleştirilen anket çalışması ile, mekânsal organizasyona ilişkin plan tipi (sofalı ve sofasız) ve plan türü (oda ve bütüncül) bağımsız değişkenler olarak, kafeye gelme sıklığı, kafede oturma yeri tercihi, kafede kalma süresi, genel memnuniyet ve mekânsal algı da bağımlı değişkenler olarak belirlenmiştir. Analiz sonuçlarına göre, oda konsepti ile dönüştürülmüş olan sofalı ve sofasız apartmanların birer kafe olarak hizmet verirken kullanıcıyı, bütüncül konseptle dönüştürülenlerden daha fazla memnun ettiği bulgulanmıştır. Buna göre, sofalı ya da sofasız konutların kafeye dönüşümünde, odalar arasındaki ilişkilere en az müdahalede bulunan ve her bir odayı farklı atmosferde kurgulama olanağı sunan dönüşümlerin kullanıcı tarafından da olumlu karşılanan, apartmanların özgün mimari değerlerinin de korunmasına yardımcı olabilecek dönüşümler olduğu iddia edilebilir. Çalışma, gelecekteki benzer dönüşümlerin incelenmesi ve bu dönüşümlerin kullanıcının mekânsal memnuniyeti üzerindeki etkisinin de ölçülebilmesinde kullanılabilecek bir model önerisi sunması açısından da önemlidir.
Being an approach for raising habitability of physical environments, reuse of buildings can be materialized in historic buildings as well as the buildings that has been witnessing near past. The present study focuses on the coffee houses that have been transformed from apartments in Zafer and Alaeddin regions in Konya, Turkey. Five such transformations were categorized in terms of spatial organization, and user satisfactions were measured for each category. In the questionnaire, responded by 244 participants, the spatial organization variables, the layout type (with long hall and without long hall) and the layout style (room concept and holistic concept) were used as independent variables whereas the dependent variables were frequency of use, preference of choosing a table, length of occupancy, general satisfaction and spatial perception of users. According to findings, the transformations that used room concept (with long hall and without long hall) satisfied participants more than that of holistic ones. Therefore, possible to claim that, users respond positively and originality of apartments are preserved highly in the interventions that transform apartments in minimum amount and redesign each room with different ambiance. The study is also important for its proposal of a user satisfaction measurement approach for similar transformations.

6.Analysis of the problems of gated communities in terms of public open spaces in the context of man and environment relations
Nurten Özdemir, İlknur Türkseven Doğrusoy
doi: 10.5505/megaron.2016.05706  Pages 359 - 371
Bireylerin bir arada bulunması, iletişime geçmesi, kendi sosyal mekânlarını oluşturmasıyla kamusal özellik kazanan kentsel açık mekânlar küreselleşme ve yeni yaşam biçimlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte zedelenmeye ve önemini kaybetmeye başlamıştır. Özellikle 1990’li yıllardan itibaren inşa edilen kapalı konut sitelerinin çevresinde kalan bu alanlarda insan-çevre ilişkisi göz ardı edilmekte ve kentten kopuk, atıl durumda kalan sorunlu alanlar ortaya çıkmıştır. Çalışmanın amacı kapalı konut sitelerinin dışında kalan kamusal açık mekânların insan ve çevre ilişkisi açısından barındırdığı sorunlara dikkat çekmek, teorik bulguları İzmir kenti Mavişehir örnekleminde gerçekleştirilen ve sistematik gözlem çalışmasına dayanan bir alan çalışması ile test etmektir. Araştırma sonucunda kapalı konut sitelerinin bulunduğu yerlerde kamusal açık alanların sürdürülebilirliğinin tehdit altında olduğu, söz konusu problemin kapalı sitelerin yarattığı fiziksel ve sosyal ayrışmadan kaynaklandığı belirlenmiştir. Bunların sonucu olarak kamusal açık alanlarda etkileşime olanak vermeyen mekânlar ortaya çıkmakta, kullanım yoksunluğuna bağlı olarak güvensiz kamusal mekânlar oluşmaktadır. İzmir Mavişehir'de gerçekleştirilen alan çalışmasında farklı dönemde inşa edilen ve farklı tasarım niteliklerine sahip iki site incelendiğinde teorik bulgular sistematik gözlem verileriyle de desteklenmiştir. Mavişehir'de site sınırlarının olmadığı ve yaya erişiminin engellenmediği 1. Etap konut yerleşiminin bulunduğu alanda yer alan park ve rekreasyon alanlarının kullanımının Albayrak kapalı konut sitesinin bulunduğu alandaki kamusal açık alanlara göre gece ve gündüz çok daha etkin kullanıldığı, tasarım ve peyzaj elemanlarının daha nitelikli olduğu tespit edilmiştir. Albayrak konut sitesi yakın çevresindeki açık kamusal alanların tasarım ve peyzaj donatısının çok yetersiz olduğu, etkin biçimde kullanılmadığı, atıl, güvensiz ve suça meyil oluşturan ortamlar hazırladığı gözlenmiştir. Araştırma sonuçları kapalı konut sitelerinin insan ve çevre ilişkilerini zedelediğini, kamusal açık mekânların ve kamusal yaşamın sürdürülebilirliği açısından önemli açmazlar barındırdığını ortaya çıkarmıştır.
Urban open spaces that have public characteristic via coexisting of citizens, communication and generating own social spaces, have been lost its value because of globalization and arise of new life styles. People-environment relation had ignored and disconnected, inert, problematic spaces had arised in these public spaces especially surrounding by gated communities that have developed since the late 1990. The aim of this study is to draw attention to some problems around gated communities and public spaces in the context of people-environment relations, and examines the theorical findings with the help of case study in Mavişehir-İzmir via systematic observation research. The study concluded that, the sustainability of open public spaces that take place around gated communities are under threat and this problem stem from the physical and social segregation. Thus, problematic spaces arise which are unsafety and disenable to interaction. When we examine two case site that built in different periods and have different characteristics in Mavişehir, it was observed that, park and recreation areas around 1. Stage Mavişehir site that does not have borders, using actively and have qualified design-landscape areas when we compared to Albayrak site. Design of open public spaces and landscape equipment are very limited in parks and recreation areas around Albayrak site. These places cause discarded, unsafe areas. The survey results reveal that gated communities undermine the relationship between human and environment, cause significant handicaps in terms of public life and sustainability of open public spaces.

7.The structural indicators and logistics costs evaluation of Kayseri Firms, ranked in Turkey's Top 1000 industrial enterprises
Senay Oğuztimur
doi: 10.5505/megaron.2016.85866  Pages 372 - 381
Bu çalışmada Yıldız Teknik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Koordinatörlüğü tarafından desteklenen “Kayseri'deki Büyük Ölçekli İmalat Sanayisinin Geliştirilmesinde Bir Araç Olarak Ulaştırma ve Lojistik Sektörlerinin Değerlendirilmesi projesinin bulgularının bir kısmı sunulmuştur.

Bu makale; en güncel İSO kayıtları olan Kayseri'de üretim yapan ve 2014 yılı sıralamasında ilk 1000 büyük firma sıralamasına giren firmaların tümünü kapsamaktadır. Araştırma; Kayseri'de üretim yapan imalat sanayisi firmalarının temel yapısal özelliklerini ortaya koymayı ve bu firmaların lojistik maliyetlerini azaltmalarında etkili olabilecek tedbirlerin ortaya konmayı amaçlamaktadır. Bu firmalarla derinlemesine sözlü mülakatlar ve anket çalışması yapılmıştır. Toplanan veriler, kalitatif araştırma yöntemleriyle değerlendirilmiştir.

Araştırmanın bulgulara göre; firmaların; rekabet güçlerini olumsuz etkileyen lojistik maliyetler içinde en önemli pay; ulaştırma sektöründeki maliyetlerdir. Bu bağlamda tespit edilen en önemli sorun; Kayseri'deki firmaların ürün deseni, pazar alanlarının konumu gibi unsurların, ulaşım türünün seçiminde belirleyici olamaması ve her koşulda karayolu odaklı ulaştırma hizmeti alınmasıdır. Karayolu, Kayseri'de iç pazar için mutlak hakim ulaşım türüdür. Bir diğer sonuç; iki firma dışında tüm firmaların lojistik hizmet alımı yapmasıdır. Lojistik hizmetin niteliği kabul edilebilir düzeyde ancak maliyetleri yüksek bulunmaktadır. Son olarak; çalışmada lojistik maliyetlerin yüksek olmasının sanayinin, uzak pazarlara açılmaktan alıkoyacak kadar olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
This article present partial findings of research project titled “Enhancing Logistics Sector As a Tool in Order to Improve the Competitiveness of Large Scale Manufacturing Industry in Kayseri”, supported by Yıldız Technical University Scientific Research Project Coordination Department.
This research is based on large industrial firms in Kayseri of which had achieved to be ranked in top 1000 industrial enterprises in 2014, the list of Istanbul Chamber of Industry. The purposes of the research are; to present the basic structural characteristic of the large scale manufacturing industry, planted in Kayseri and to state the factors which increase logistic cost of manufacturing industry firms. Opinions of firms have been set via face-to face survey and in-depth oral interviews. Collected data evaluated by qualitative research methods.
These are the findings; regarding with the basic structural indicators, firms logistics performance and problems regarding with logistics activities of the firms respectively. According to first group of findings, the distribution of sectoral form and firm size does not indicate to a concentration sub-sectors of manufacturing industry. It is evident that "being close to railway" used to be quite important while today highways dominate the location selection. Second findings group comprise that except two, all of the firms prefer to work with logistics providers. Nevertheless, field research shows that "logistics providing" in Kayseri means "only transporting". The third group of findings refer that high transportation costs of highways inside Turkey adversely affect input and manufacturing costs that entrepreneurs do not prefer to reach far markets due to high logistics costs. This is such an important problem that it is pointed as one of the most prominent issue to reach to new, far foreign markets.

8.A Reseach to Measure Bosphorus Region Resıdents’ Tourism Support
Aslı Altanlar, Zeynep Enlil
doi: 10.5505/megaron.2016.92485  Pages 382 - 397
Çalışmanın amacı turizm gelişiminin olduğu bölgelerde, sosyal, kültürel, fiziksel ve politik çevrenin bazı özellikleri benzer olsa da yerin sakinlerinin turizme verdikleri desteğin farklılıklar gösterip göstermediğini; farklılıklar varsa bu farklılıkların bölgede yaşayanların hangi özelliklerinden kaynaklandığını incelemektir. Bu amaçla, öncelikle Boğaziçi Bölgesi sakinlerinin turizmin gelişimine ilişkin tutumlarını belirleyen faktörleri, ele alınan objektif ve subjektif değişkenler yardımıyla ortaya koyabilmek ve değişkenler arasındaki ilişkileri belirleyebilmek için Temel Bileşenler Analizi (TBA) uygulanmıştır. TBA işleminden sonra her faktörün belirli bir ağırlıkla turizm desteğine katkıda bulunması nedeniyle, tüm faktörlerin bileşik skorlarını ifade edebilmek için Ağırlıklandırılmış Doğrusal Kombinasyon (WLC) yöntemi uygulanmıştır. Araştırma verileri 2014 yılı Mart ve Mayıs ayları içinde Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’nde yaşayan 476 hane halkına anket uygulanarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesi neticesinde çalışma alanında yaşayan halkın turizmin gelişimine katkısının turizmin politik çevre, fiziksel çevre, sosyo-kültürel çevre üzerindeki algılanan etkilerine bağlı olduğu ve kişilerin sosyo demografik özelliklerine göre farklılaştığı ortaya konulmuştur. Ayrıca yerin sakinlerinin turizm gelişmesine verdikleri katkının ne yönde olduğuna dair elde edilen skorların çalışma alanındaki mekansal dağılımları verilmiştir. Son olarak elde edilen araştırma bulguları ilgili yazın desteği ile birlikte tartışılmıştır.
The aim of this study is to examine whether there is a difference between the residents’ tourism support on the development of tourism in the regions where tourism has developed however the regions’ social, cultural, physical and political conditions are similar in some ways and also to state if there is a difference then find out the reason behind it – which feature of the citizens caused such diffrence. With in this purpose first of all, Principal Components Analysis (PCA) was applied in order to discover the factors identifying Bosphorus Region residents’ attıtude towards tourism development, the objective and subjective variables considered and also to determine the relation between the variables the PCA was applied. Second, to define the rating of each factor supporting tourism in terms of PCA, Weighted Linear Combination Method was held. Research data was gathered via a survey applied to 476 people accomodating in Bosphorus Region in May and March in 2014. Considering the results of this researh it’ s found out that the attitudes of the citizens of Bosphorus Region to torism region resıdents’ contribution of towards tourism development differed according to the perceived impact of tourism, effects of tourism on socio-cultural, physical and political environment and also the locational distribution of scors with in Bosphorus region is given. Finally, findings of this research are discussed with support of related literature.

9.Comparing Design Productivity: Analog and Digital Media
Çağda Özbaki, Gülen Çağdaş, Elif Sezen Yağmur Kilimci
doi: 10.5505/megaron.2016.69188  Pages 398 - 411
Bu çalışma, bireysel tasarımcı bazında farklı tasarım ortam/araçları ile yürütülen tasarım süreçleri tasarım üretkenliği açısından analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bunu yapabilmek üzere, bir mimar tasarımcı ile Fiziksel Maket ve Dijital Model ortamlarında protokol çalışmaları yürütülmüştür. Protokol çalışmalarından elde edilen veriler Linkograf yöntemi ile analiz edilmiştir. Buna göre bireysel tasarımcı bazında, iki farklı ortamdaki tasarım üretkenlikleri karşılaştırılmıştır. İki araç/ortamında yürütülen süreçlerinin tasarım üretkenliklerinde farklılıklar bulunmuştur.
This study aims at gaining insight on productivity processes while designing in physical model making and digital modeling media. Empirical data on design processes have been gathered from think-aloud protocol studies of a single designer solving a small architectural design problem via physical and digital media. A quantitative assessment of parameters of design productivity is introduced and applied to protocols of the two processes. Preliminary analysis shows that there are differences between both media.

10.Criticism In Design Studio: Over Actors, Atmosphere, Channels
Ammar Tok, Ayla Ayyıldız Potur
doi: 10.5505/megaron.2016.67699  Pages 412 - 422
Tasarım eğitiminin kalbinin stüdyo olduğu düşüncesi kabul görmüş ortak bir söylemdir, ancak diğer yandan, stüdyonun kalbinin de "eleştiri" olduğunu söylemek olanaklılıklar dahilindedir. Tasarım sürecinin başlangıç, gelişme gibi farklı zamanlarındaki gereklilikler, öğrenci grubunun yapısı, farklı sınıf düzeylerinin gelişimsel özellikleri, tasarım konusu özelindeki bileşenler gibi pek çok değişken, öğrenci tasarımcı, stüdyo yürütücüsü, diğer öğrenci tasarımcılar, yürütücüler arasındaki etkileşimin ve eleştiri türünün oluşumunu da etkiler. Bu nedenledir ki, tasarım eğitiminde, özeleştiriden birebir eleştiriye, masa başı kritiğinden yaşıt eleştirisine, panel eleştirilerinden kapalı jürilere farklı yöntem ve içeriğe sahip, farklı avantaj ve dezavantajlar içeren ve farklı kazanımlar barındıran eleştiri türlerinin varlığı söz konusudur. Bu çalışmada, Tasarım Stüdyolarında Eleştiri olgusu, Aktörler, Ortam, Kanallar üzerine bir sınıflandırma ile değerlendirilecektir.
Design education being the heart of the studio idea can be regarded as a common discourse, but on the other hand, it is possible to regard “criticism” as the heart of the studio. Lots of variables like the necessities of design process timeline, structure of the student group, developmental properties of different class level and variables like components in the design subject, effect the interaction and formation of criticism style between the student designer, studio instructor and other student designers. In design education, because of these reasons, there are different criticism styles like self-criticism, one to one criticism, desk criticism, peer criticism, panel criticism and closed jury criticism which has different advantages, disadvantages and outcomes. In this study, criticism phenomenon in design studio will be evaluated with classification over actors, atmosphere and channels.

11.The Importance Of Architectural Design In Integrated Corporate Identitiy Strategy
Pınar Meliha Sağıroğlu, Gözdem Çelikkanat Aysu
doi: 10.5505/megaron.2016.77044  Pages 423 - 436
Sanayi Devrimi ile birlikte bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin, üretim ve tüketim biçimlerinde yaratmış olduğu değişim kurumlar arası zorunlu bir rekabetin doğmasına sebep olmuştur. Bu durum, sunulan ürün ve hizmetlerin aynılaştığı, tüketici açısından bakıldığında da kalite ve verimliliğin ayrımının zorlaştığı bir sürecin doğmasına yol açmıştır.
Küresel ölçekteki bu pazarın içinde kurum ve kuruluşlar, ileri teknoloji imkânları, verimlilik, kalite gibi standartları sağlamanın yanında kolay algılanabilirlik, güçlü ve güvenilir bir imaj için bütüncül bir “kurumsal kimlik” çatısı altında yaşamlarını sürdürmeye gereksinim duymaktadırlar. Bu gereksinim, insan aklının görsel verileri toplayıp, işleyip, kullanılabilir hale getirmesi sürecini sürekli olarak yinelemesi özelliği açısından önemlidir.
Toplanan görsel verilerin anlamlı bir bütün oluşturması ve kurumların amaçladığı akılda kalma ve güven oluşturma etkisinin artması, tasarım sürecinin bütünleşik olarak sürdürülmesine ve belirlenen görsel stratejinin izlenmesine bağlıdır. Bu bütünlüğün içinde “mimari tasarım” diğer tasarım öğelerinden farklı olarak çok boyutluluğu ile stratejik tasarımın farklı aşamalarında kimlik kazanabilir. Mimari tasarım bileşenlerinin (yapı elemanları, yapı parçaları, yapı öğeleri, yapı birimleri ve yapının kendisi) stratejik tasarım yaklaşımları ile temas ettiği noktalarda (form, boyut, renk, doku, malzeme vb.), benzersiz, akılda kalan ve bazen diğer tüm görsel kimlik öğelerinin tasarımına referans olabilecek “kurumsal mimari tasarım öğeleri”nin oluşmasına olanak sağlayabilmektedir.
Bu çalışma, kurum ve kuruluşların küresel rekabet koşulları karşısında hayatta kalabilmelerinin en etkili yollarından birisinin “güçlü bir kurumsal kimliğin ortaya çıkardığı özgün imajları olduğu” görüşünü savunmakta, bu amaçla oluşturulacak bütüncül kurumsal kimlik stratejisi içinde mimari tasarımın önemini vurgulamaktadır.
After the industrial revolution, the developments in the field of science and technology have changed the ways of production and consumption which created compulsory competition between institutions. In this case, the products and services are uniformed and a new process which is hard for the consumers to differentiate the quality and efficiency has occured.

Even the companies which have advanced technological capability, efficient and effective quality standarts, need an integrated corporate identity o be perceived as having a strong and reliable image. This image is important because the human perception gathers the visual data and puts it in the process, than an image about the company evacuates in their minds.

To build the strong reliable and long lasting image, the design process has to follow an integrated visual strategy. Architectural design can be effective in different stages of strategic design with its multidimentional character rather than the other visual elements. Since architectural design elements meet the strategic design approaches, it is inevitable unique, memorable and inspiring designs whilst creating the whole visual identity.

This article states that one of the most effective ways to compete in the global conditions is to create unique image for the companies formed by strong corporate identities. It also emphasizes the importance of architectural design strategy in the holistic corporate identity strategy.

12.Shopping Centers' Selection Criteria in Turkey: The Case of Istanbul
Tuba Ünlükara, Lale Berköz
doi: 10.5505/megaron.2016.58066  Pages 437 - 448
Kuruluş yeri seçiminde sadece bugünün koşulları değil, geleceğin de planlanması gerekmektedir. Günümüzde alışveriş merkezleri, kentteki kamusal alanların ve kent merkezlerinin işlevlerini üstlenecek yeni kent simülasyonları yaratmaya çalışmaktadır. Ancak, alışveriş merkezi gelişiminde görülen bu hızlı artışa tezat olarak, Türkiye’deki alışveriş merkezlerinin ortaya çıkışlarındaki ekonomik ve sosyal dinamikleri inceleyen; bu küresel yapı tipolojisinin mekansal senaryosunun şekillenişindeki yerel etkileri tartışan dünyadaki alışveriş merkezleri ile karşılaştırmalı analizler yapan ve bu alışveriş merkezlerinin yerşeçim tercihlerini inceleyip kıyaslayan çalışma bulunmamaktadır. Diğer gayrimenkul yatırımlarından farklı olarak, popüleritesini korumak ve ziyaretçi sayısını arttırmak için sürekli yenilenme sürecinde olan alışveriş merkezlerinde, kullanıcı memnuniyeti önemli bir yer tutmakta ve buna bağlı olarak sürdürülebilir bir yatırım yapılabilmesi için de yatırımcıların doğru konumu belirlemeleri oldukça önemlidir. Bu çalışmada, alışveriş merkezi yer seçiminde önemli olan faktörlerin ağırlıklarının belirlenmesinde sübjektif yargıların rahatlıkla kullanılabildiği AHP tekniği kullanılmıştır. Türkiye genelinde faaliyet gösteren ve genel merkezi İstanbul’da olan firmalar değerlendirilmiş ve örneklem içerisine bu firmaların karar verici birimi olan proje geliştirme departmanındaki yöneticiler dahil edilmiştir. 23 farklı alışveriş merkezi geliştiren firmada toplamda 108 adet anket, yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak yapılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda erişebilirlik, sosyo-ekonomik faktörler, iyi bir Pazar analizini gerektirecek olan rekabet ortamı ve gelecekteki gelişmeler kriterleri önem derecesi olarak ilk sırada yer alan unsurlar olmuştur. Yapılan bu çalışma, doğru yer seçim kriterlerinin anlaşılabilmesi, değerlendirilmesi ve buna bağlı olarak doğru yatırımların yapılabilmesi için yol gösterici olacaktır.
This study looks into the factors that are influential on the preferences for shopping center location selection and explains these factors through a conceptual model. By means of a comprehensive literature search, the theoretical framework of the factors affecting the causes of preference is established and relevant research questions are chosen. Thus, the theoretical foundations of the model have been created. The field research includes the companies that operate in Istanbul but making shopping center investments all over Turkey. In this study, among the qualitative research methods, in-depth interview technique and interview form approach are preferred. Interviews have been held with people from project development departments of the companies investing on shopping centers pursuing different characteristics. The survey was made in 23 different shopping center developer companies and 108 questionnaires in total have been given by using face-to-face interview technique. The results of the study have been evaluated by applying Analytical Hierarchy Process method. AHP can be defined as the decision-making and estimating method, which gives the percentage distribution of decision points in terms of factors affecting decisions; it is used in the identification of decision hierarchy. As a result of this study, accessibility, socio-economic factors, competitive environment and future developments which are required a good market analysis have been listed in the first row as the importance degrees. This study aims at becoming a source for shopping centre investors, developers, architects and other related disciplines; additionally, expects all these sides to act with the knowledge of what is expected from them.

13.Reading the Republican modernization process in Mersin through an educational building: Mersin High School (Tevfik Sırrı Gür High School)
Tülin Selvi Ünlü
doi: 10.5505/megaron.2016.15870  Pages 449 - 466
Mersin, Doğu Akdeniz’de, Osmanlı modernleşmesi ile gelişmeye başlayan bir liman kentidir. Bu yönüyle, geleneksel Osmanlı kentinden farklı, kendine özgü bir kentsel doku ve demografik çeşitlilik ile gelişmiş, Cumhuriyet modernleşmesinin getirdiği kurum ve yapıları oldukça hızlı biçimde kentsel yaşama ve mekana dahil edebilmiştir.

On dokuzuncu yüzyıl sonunda Mersin, sahip olduğu ticaret ve iş olanaklarıyla bulunduğu coğrafyada bir çekim noktası olmuştur. Bu durum Mersin’de, yakın çevresindeki Anadolu kentlerinden farklı bir yaşam biçimi ve buna yönelik sosyo-kültürel amaçlı çeşitli kentsel kullanımların gelişmesine zemin hazırlamış, kentin bu kullanımlarına Cumhuriyet modernleşmesiyle birlikte yeni yapılar eklenmiştir. Bu yapılar arasında kültür ve eğitim yapıları önemli bir yer tutmuştur. Cumhuriyet’le birlikte kentte, bir Halkevi inşasının yanı sıra daha önce bulunmayan eğitim yapıları kendini göstermeye başlamıştır.

Bu çalışmada, Osmanlı modernleşmesi ile doğmuş ve ardından Cumhuriyet modernleşmesini yaşamış bir kent olarak Mersin’de, tüm bu süreci ve bu süreç içinde kentin gelişimini anlamak için oldukça önemli bilgiler içeren bir eğitim yapısı ele alınacaktır. Bunun için, adını dönemin valisi Tevfik Sırrı Gür’den alan kentin ilk lisesi, yapım süreci ve kent/kentsel mekan ile kurduğu ilişki, mimari ve kentsel ölçekte ele alınarak, Cumhuriyetin modernite projesi kapsamında değerlendirilecektir. Bu doğrultuda öncelikle Cumhuriyet dönemi eğitim politikası, ardından bu dönemde kentin mekansal gelişimi ve eğitim tarihi ilişkisi içinde lisenin inşa süreci ele alınacak ve son olarak da bu sürecin Cumhuriyet modernleşmesi içindeki yeri ve anlamı tartışılacaktır.
Developed as a port city during the Ottoman modernization process, Mersin revealed distinctive characteristics, which differentiates it from the traditional Ottoman city, in terms of urban tissue and cultural diversity. Following this process, many institutional and cultural uses began to take place in urban form with the Republican modernization.

Mersin became an alluring city within its close vicinity due to its emerging international commercial relations and business opportunities. Consequently, a new urban life came into existence in the city, different form that existed in other Anatolian cities. It triggered emergence of different land use units in urban form, which was evident especially with erection of buildings of cultural and educational use during the Republican period. People’s House emerged as a cultural building while many schools was built during the Republican modernization.

This study investigates urban development of Mersin during Ottoman and Republican modernization periods, depending on a significant educational building through explorations into the erection of the first high school of the city, Tevfik Sırrı Gür Lisesi, named after the governor of the period, through its relations to urban space. In this framework, urban development of Mersin is studied in relation to its education history and construction of Tevfik Sırrı Gür Lisesi after a discussion on education policy of the Republican period. And this process is discussed in relation to Republican modernization.



© 2024 Yıldız Teknik Üniversitesİ Mimarlık Fakültesİ



LookUs & Online Makale