YILDIZ TECHNICAL UNIVERSITY FACULTY OF ARCHITECTURE E-JOURNAL

E-ISSN 1309-6915
Volume: 19 Issue: 1
Year: 2024

Current Issue Published Issues Most Accessed Articles Ahead of Print
Index and Coverage
Avery Index
DOAJ
EBSCO
Erih Plus
ESCI – Clarivate
GALE Cengage
Genamics
ProQuest
TR Dizin
TUBITAK Ulakbim
Ulrichs Web
Megaron: 4 (2)
Volume: 4  Issue: 2 - 2009
Hide Abstracts | << Back
FRONT MATTER
1.Megaron 2009-2 Full Issue

Pages I - IV

2.Who Gets ‘What’ in Cities? Questioning İstanbul’s Skyscrapers
Betül ŞENGEZER, Yiğit EVREN, Ayşe Nur ÖKTEN, Senem KOZAMAN SOM
Pages 71 - 78
1990’larda kentbilim tartışmalarının gündemine yerleşen yarışmacı kentler, kentsel yaşam kalitesi, sürdürülebilirlik, katılımcı planlama, yönetişim gibi kavramlar, Habitat II zirvesinden bu yana Türkiye’de yerel ve merkezi yönetimlerin projelerini kamuoyu ile paylaşırken sık sık gönderme yaptıkları yeni planlama söylemini oluşturmaktadır. Ancak akademik platformlarda gelişen bu söylemin ekonomik, toplumsal ve kurumsal dinamiklerle örtüşmediği durumlarda, söylemin dayandığı kavramların içi boşaltılmaktadır. Bu kavramlar, gerçek güç ilişkilerinin mekâna yansıtılmasını kamuoyunda meşrulaştıran araçlar haline gelmekte, fetişleşerek adeta birer uygulamacı zırha dönüşmektedir. Bu makale kapsamında, Türk planlama sisteminin sağlıklı ve yaşanabilir çevreler yaratma kapasitesi İstanbul’da 1990-2009 yılları arasında yapılan ve inşaatı/projelendirme süreci devam eden gökdelen örnekleri ile sorgulanmakta, gökdelenlerin mekânsal dağılımı ile yaratılan değerlerin kentsel aktörler arasında nasıl paylaşıldığı çeşitli örnekler üzerinden sayısallaştırılarak ortaya konulmaktadır.
Competitive cities, quality of urban life, sustainability, participatory planning, governance, and other such concepts comprise an important part of the popular planning discourse in Turkey. Since the Habitat II Summit in Istanbul in 1996, in particular, we have been witnessing a growing tendency towards the use of this discourse by local authorities in their public hearings of new plans or projects. In cases of discrepancies between the principles of this discourse and the economic, social and institutional dynamics, the concepts on which the discourse is built are often hollowed out and converted into a legitimization tool of controversial planning practices. This paper examines the Turkish planning system’s capacity for creating livable urban spaces by focusing on skyscrapers, which were built in Istanbul between 1990 and 2009. The spatial distribution of these skyscrapers, the market value generated through them and their distribution among urban actors are also investigated.

3.Uniformification of Urban Spaces: The Midyat Case
Berna DİKÇINAR SEL, Ayfer YAZGAN GÜL
Pages 79 - 89
Günümüzde kentsel mekânlar, üretim, dolaşım ve tüketim ilişkilerine konu olan bir meta haline gelmiştir. Küreselleşme, kentsel mekânların metalaşmasını uluslararası bir ölçeğe taşırken, kentler de gerek yerel gerekse küresel sermayenin yatırımlarının yöneldiği alanlar olmuştur. Bu süreçte farklı coğrafyalardaki ülkelerde, kentler birbirleri ile yarışırken, kentsel mekânlar giderek daha fazla birbirine benzemeye başlamışlardır. Küresel rekabet dışında kalan kentler de bu değişimden etkilenmekte, kendi coğrafya ve kültürlerinden farklı bir şekilde örnek aldıkları kentlerle benzeşme ve aynılaşma sürecine girmektedirler. “Midyat” dini ve etnik farklılıklarıyla çok kültürlü bir yapıya sahiptir ve bu nedenle “dinler ve diller şehri” olarak adlandırılmaktadır. 1980’li yıllarla birlikte yörede yaşanan terör ve beraberindeki göç yerleşmenin toplumsal yapısını önemli ölçüde değiştirmiştir. Midyat’ın önemli kültürel ve toplumsal aktörü olan Süryaniler ve Yezidiler bölgeyi terk ederken, onlardan boşalan yerlere terör olaylarının yoğun olduğu yerleşmelerden gelen veya zorunlu göçe tabii tutulan Kürtler yerleşmişlerdir. Midyat’ın değişen nüfus yapısı kentin mekânsal özelliklerinin de farklılaşmasına yol açmıştır. Kentin kültürel çeşitliliğinin izlerini barındıran mekânları, bugün yerini büyük kentlerdeki yapılaşmaya benzeyen mekânlara terk etmeye başlamış, kent diğer kentlerle aynılaşma sürecine girmiştir. Bu makalede, Türkiye’deki kentlerin yaşamakta olduğu aynılaşma süreci Midyat örneğinde değerlendirilmektedir.
Urban spaces today have become commodities in production, circulation and consumption. While globalization accentuates the commodification of urban spaces on an international scale, cities, on the other hand, have become areas where investments of both local and global capital concentrate. In this process, cities in countries located in different geographies compete with one another, and urban spaces are becoming much more alike. Even cities that have fallen outside global competition are influenced by this transformation, as they go through the processes of assimilation and uniformification in their wish to resemble cities in a geography and with a culture other than their own. Midyat is a city with a multi-cultural structure containing religious and ethnic diversities, and thus it is referred to as the “city of faiths and tongues”. Since the 1980s, the terror acts in the region and the migration that followed have greatly affected the social structure of the settlement. As Assyrians and Yazidis, important cultural and social contributors in Midyat, left the region, Kurds fleeing from settlements disturbed by the acts of terrorism or who were part of the mandatory migration settled in the vacated areas. The changing population structure of Midyat has also altered the spatial characteristics of the city. Urban spaces containing the traces of the cultural diversity of the city are being replaced by structures resembling the building developments in large cities, and the city has been undergoing a process of uniformification with other cities. This article evaluates the process of uniformification experienced in Turkish cities through the example of the Midyat case.

4.The Development of Western-Type Large-Scale Consumption Areas in Turkey and Legal and Structural Regulation Efforts in Urban Retail Environments
Mert KOMPİL, H. Murat ÇELİK
Pages 90 - 100
Tüm dünyada perakendecilik sektörü hızlı ve sürekli bir değişim içerisindedir. Türkiye’de de, özellikle 1980’lerden sonra, perakendecilik sektörü ve kentsel perakende alanları radikal değişimler geçirmiştir. Yaşanan bu değişim sürecinin en belirgin göstergeleri batı-tarzı büyük ölçekli tüketim mekânlarıdır. Büyük ölçekli tüketim mekânlarının kontrolsüz gelişiminin, kent merkezlerinin kültürel ve ticari işlerliğini azalttığı, yerel perakende işgücü yapısını bozduğu, bulunduğu kentsel doku içerisindeki perakende alanları kademelenmesini, arazi kullanım yapısını, trafik yoğunluğunu ve mimari karakteri değiştirdiği söylemleri pek çok gelişmiş ülkede uzun yıllardır dile getirilen olumsuzluklardır. Son dönemde bu olumsuzlukların varlığı ülkemizde de giderek daha çok çevre tarafından tartışılmaya başlanmış ve yaşanan hızlı değişimin istenmeyen sonuçlarının önlenebilmesi için bir takım yasal ve yapısal düzenlemelerin yapılması gündeme gelmiştir. Geçmişten günümüze pek çok ülke, yaşadıkları değişim sürecinin başında veya ortasında, büyük-ölçekli tüketim mekânlarının gelişimini sınırlayıcı-kısıtlayıcı yasal ve uygulamaya dönük düzenlemeleri hayata geçirmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’de perakende alanlarında süregelen değişimi genel hatlarıyla ortaya koymak ve yakın gelecekte ülkemizde hayata geçirilmesi düşünülen düzenleme gayretlerine, aynı alanda sağlıklı işleyen yurt dışı örneklerini de inceleyerek yeni açılımlar getirebilmektir. Bu doğrultuda, OECD ülkelerindeki perakende alanlarına ilişkin düzenlemeler-kısıtlamalar incelenmiş ve Türkiye’de hayata geçirilmesi düşünülen düzenlemeler açısından uygun politikalar tartışılmıştır.
The retail sector has been experiencing a rapid and continuous change worldwide. There have also been profound changes in Turkey, especially after the 1980s. Both the retail sector and the urban retail environments have been altered radically. One of the most significant indicators of this change is the proliferation of western-type large-scale retail developments. Past experiences in developed countries have shown that the uncontrolled development of large-scale retail areas results in some undesired socioeconomic and physical outcomes, such as decline in the cultural and commercial activities of city centers, damage in existing retail workforce structure, and change in local retail hierarchy, nearby land uses, traffic loads and original architectural identity. Many countries have put into practice restrictive and regulatory policies to prevent these negative effects. As similar transformations have also been realized in Turkish retail environments, many institutions think that similar legal regulations must be implemented in Turkey as well. The present study investigates the ongoing retail change within the Turkish context, explores the legal and structural regulatory policies of the Organization for Economic Co-operation and Development (OECD) countries, and critically discusses the appropriate retail regulation policies for Turkey.

5.Global Flows, Istanbul and the Global Architecture in Istanbul
Tülin GÖRGÜLÜ, Senem KAYMAZ KOCA
Pages 101 - 109
İstanbul, dünya üzerindeki insan, mal, para ve enformasyon akışlarının dönüştürücü etkilerine maruz kalan kentlerden biridir. İstanbul’un kentsel ve mimari bağlamı, bu akışın yarattığı dönüşüm sürecinden etkilenmekte ve tartışmaya açık yeni mekânsal bağlamlar ortaya koymaktadır. Özellikle 2000 yılından başlayarak, küresel anlamda enformasyon ve sermaye akışlarının ivmesinin hızlanması ve İstanbul’un önemli bir akış destinasyonu olması kentin fiziksel, sosyal ve ekonomik dokusunda önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu bağlamda İstanbul’un fiziksel dokusu, başlıca iki yönlü değişim göstermektedir. Bir taraftan küresel sermayenin taleplerini karşılayacak türden yeni işlev alanlarının ortaya çıktığı görülürken, diğer taraftan malzeme ve form anlamında yeni bir mimari dilin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu çalışmanın ana amacı, ‘akış’ olgusu üzerinden küresel kentlerin mekânsal özelliklerini anlamak ve İstanbul’un son yıllarda değişen kentsel dokusunu ve mimarlık dilini tartışmaktır. Bu amaçla, bu makalede dünyadaki gelişmelerle ilişki içinde olan ve mimarlık alanında yenilikçi özelliklere sahip mimarlık ofislerinin küresel mimarlık diline ve bilgisayar aracılığı ile üretilen dijital formlara bakışlarının bir değerlendirmesi yapılmaktadır.
Istanbul is a city clearly exposing the transformative effects of the flows of people, commodities, money and information. Throughout this process, the urban and architectural context of Istanbul has been changed and reproduced. Especially starting from 2000, since the flow of information and capital has accelerated globally and Istanbul is situated on the main route of that flow, significant changes have emerged in the physical, social and economic patterns of Istanbul. In this context, there have been primarily two means of change in the physical pattern of Istanbul. On the one hand, new functional areas that absorb the demand of global capital have emerged, while on the other, a new architectural language has appeared in terms of material and form. This paper aims to understand the general spatial characteristics of global cities under the said continuous flows. It focuses on the recently changed urban pattern and architectural language of Istanbul by providing the viewpoints of innovative architectural offices that closely follow the improvements in the world regarding global architectural language and computer-generated digital forms.

6.The New Products of Consumption-Oriented Architecture in Recent Years: Residences
Uygar YÜKSEL, M. Tolga AKBULUT
Pages 110 - 118
Özellikle son yıllarda İstanbul ve diğer büyük şehirlerde tüketim nesnesi olarak ortaya çıkan ve yeni bir yaşam tarzı sunan önemli yapı tiplerinden biri de rezidanslardır. Rezidans kavramı yapı sektöründe yaygın olarak kullanılmakla birlikte, bu kavram ile tanımlanan yapıların kullanım amacı, yapıldığı yıl, yapıldığı yer ve hedef kitle bağlamında farklılıklar gösterdiği gözlemlenmektedir. Bu nedenle kavramın farklı disiplinler ve kullanıcılar tarafından sıklıkla kullanıldığı, bununla birlikte tanımının tam olarak yapılmadığı, sözlük anlamının ötesine geçmiş bir kavram olarak nitelendirilebileceği söylenebilir. Bu makalede karma fonksiyonlu yapı tipleri içinde yer alan rezidansların tanımının mimar, yatırımcı, gayrimenkul pazarlama uzmanları ve kullanıcılar üzerinden yapılması hedeflenmekte ve İstanbul’da rezidansların oluşumunu ve tercih edilmesini tetikleyen faktörlerin tartışılması amaçlanmaktadır.
In recent years, particularly in Istanbul and other major cities, the important building type that offers a new lifestyle, as objects of consumption, is residences. The concept of residence that has been widely used in the construction sector accommodates a variety of different meanings according to the defined building’s intended use, construction year, construction place, and target users. Even if the concept is often used across the different disciplines, its definition is still not fully defined and goes beyond the lexical meaning. Therefore, it was intended in this study to define “residence” over different partners in the construction sector, as architects, investors, real estate marketing experts, and users. It was also aimed to identify reasons for the formation and preferences of residences and to discuss the results in the context of Istanbul.



© 2024 Yıldız Teknik Üniversitesİ Mimarlık Fakültesİ



LookUs & Online Makale