The study focuses on developing alternative spatial solutions to change dominant social housing production model of the Housing Development Administration based on prototype projects, through the evaluation of Istanbul Kayabaşı 24th District Social Housing Settlement, completed in 2018, in tandem with the production of urban space in such residential areas. The settlement, selected as case study, is an actual example of the administration’s attempt for alternative solutions for social housing policies. It is possible to assume that the case has potential to prevent spatial problems of large-scale social housing settlements according to decisions to be taken during the planning and design process. Certainly, assuming all problems of social housing settlements to be solved via architectural spatial organizations will present a naХve approach. It is challenging to evaluate multidisciplinary and multilayered spatial phenomena only by considering physical characteristics. On the other hand, this fact does not prevent the production of knowledge on the subject through historical and theoretical framework the studies of architecture and design. Therefore, this study aims to contribute to the field of knowledge from the discipline of architecture through evaluations on physical spatial dimensions of the case.
Keywords: Urban space, social housing; design.Çalışmanın konusu, Toplu Konut İdaresi tarafından 2018 yılında İstanbul Kayabaşı Bölgesi’nde yapımı tamamlanan 24. Bölge Sosyal Konut
Yerleşmesi’nin kentsel mekân üretimi bağlamında değerlendirilmesi ve bu bakış açısıyla idarenin tip-projeye dayalı baskın üretim anlayışının
değişimine yönelik önerilerin tartışılmasıdır. Vaka etüdü için seçilen yerleşme, tip-proje uygulamalarına dayalı sosyal konut üretimi
politikaları sonucunda ortaya çıkan olumsuz çevrelere yönelik olarak kurum tarafından örgütlenen çözüm arayışları içerisinde yer alan
güncel bir örnektir. Yerleşmenin, büyük ölçekli sosyal konut çevrelerinin yol açacağı mekânsal sorunların, planlama ve tasarım sürecinde
alınacak kararlar ile önlenebileceğine yönelik birtakım potansiyelleri barındırdığı ifade edilebilir. Şüphesiz sosyal konut yerleşmelerine
ait sorunların salt mimari düzenlemeler aracılığıyla çözülebileceğini varsaymak oldukça naif bir yaklaşım olacaktır. Katmanlı ve farklı bilgi
alanlarını kapsayan nitelikte olan mekânsal olgular, sadece fiziksel özellikleri dikkate alınarak değerlendirilebilecek konular değildir. Öte
yandan bu durum, mimarlık disiplinine ait tarihsel-kuramsal birikim ve tasarım aracılığıyla konu üzerine bilgi üretilmesine engel teşkil
etmemektedir. Bu bağlamda, çalışma, ele aldığı konunun kapsadığı geniş bilgi alanına mimarlık disiplini içerisinden ve irdelediği vaka
üzerinden yapılan fizik-mekânsal değerlendirmeler ile katkı sunmayı hedeflemektedir.