Wayfinding is finding of the way that reaches the particular destination of individuals without any delays or concerns. Although moving from one space to another is a straightforward and daily phase, losing one’s way may turn out to be an annoying experience, resulting in anxiety and nuisance. Negative consequences like these caused by direction loss have turned the concept of wayfinding to a non-negligible criterion in design. This text aims at meeting designers with the concept, bringing its significance forward and raising awareness as well. At the same time, it is a theoretical compilation for future research. Observing the city, the individual can perceive the environmental elements and communicate with the whole while (s)he is in motion. The substantiality of movement, i.e. wayfinding in space in accordance with a purpose comes on the scene at this point. During the period of wayfinding, cognitive maps that enable the movements of individuals within the environment are used. Therefore, convenience of the formation of the cognitive map and its completeness affect the wayfinding behavior in an environment. Visual access to spatial clues, architectural differences, usage of signage and spatial configurations are considered to be the variables that influence the wayfinding experience. The feasibility of direction finding of a built environment is an outstanding architectural criterion for both users and perception of service and brand identity in that environment. Consequently, that designers and urban planners focus on the concept at the intellectual phase of design has importance in designing environments with feasible wayfinding.
Keywords: Wayfinding, navigation, locomotion, wayfinding and legibility, spatial orientation, spatial cognition.Yön bulma, bireylerin gecikme ve yersiz endişe yaşamadan, hedeflerine giden yolu bulabilmeleridir. Bir mekandan diğerine hareket etmek kadar kolay ve günlük bir süreçken; yolunu kaybetmek can sıkıcı bir deneyime dönüşebilmekte; korku ve sıkıntı yaşanmasına neden olabilmektedir. Yön bulamamanın yarattığı bu gibi olumsuz durumlar, yön bulma kavramını tasarımda göz ardı edilmemesi gereken bir ölçüt haline getirmiştir. Bu metin, tasarımcıları yön bulma kavramı ile tanıştırmayı, kavramın önemini gündeme getirmeyi ve farkındalık yaratmayı da amaçlamaktadır. Aynı zamanda gelecek araştırmalar için kuramsal bir derleme niteliğindedir. Birey, hareket halindeyken kenti gözlemlemekte; çevresel öğeleri algılayabilmekte ve bütünle ilişki kurabilmektedir. Mekan içinde bir amaç doğrultusunda hareketin yani yön bulma eyleminin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Yön bulma sürecinde, bireylerin çevre içindeki hareketlerine olanak sağlayan bilişsel haritalar kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bilişsel haritanın oluşumundaki kolaylık ve bilişsel haritanın eksiksizliği, bir çevredeki yön bulma davranışını etkilemektedir. Mekansal ipuçlarına görsel erişim, mimari farklılaşmalar, işaret sistemlerinin kullanımı ve plan biçimlenişleri yön bulma deneyimini etkileyen değişkenler olarak değerlendirilmektedir. Yapılı çevrenin yön bulunabilir olması, hem kullanıcılar hem de o çevrede sunulan hizmet ve marka kimliğinin algısı açısından önemli bir mimari ölçüttür. Dolayısıyla tasarımcıların ve kent plancılarının tasarımın düşünsel aşamalarında yön bulma kavramı üzerine eğilmeleri, yön bulunabilir çevreler tasarlamak açısından önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Yön bulma, navigasyon, gezinti, yön bulma ve okunaklılık, mekansal oryantasyon, çevresel biliş.