The buildings which kept their exsistance throughout the centuries are generally the buildings with monumental qualites or the ones which kept their functionality through long periods of time.Inconsiderable advancement in the field of defending technologies between 15th and mid of 19th centuries let especially military buildings such as fortresses, blockhouses and batteries to sustain their existence with minor changes throughout that era. The building of the fortresses defending Dardanelles has been started in the 15th century when artillery started to took place in the battle fields as the main weapon. These fortresses kept Dardanelles impassable for nearly four hundred years, defending the Ottoman capital İstanbul against very serious threats. Although these buildings and the artillery contained by them were neglected in the periods of time passed with seldom or complete inexistance of treads; the artillery and the fortress buildings were reinforced and restored as much as possible in the times of crisis. The little progress of artillery techniques in the past centurıes is one of the most important reasons for the fortress buildings to sustain their originality until a very near past. However the remarkable advancement achieved in the field of artillery tecniques in the second half of the 19th century left the fortresses outdated and inoperative. These fortresses have been damaged both by the upgrading and reinforcement Works in those years and also by becoming the target of modern and strong weapons in the wars. This study aims to analyse and document by visualizing functional state of these buildings in the 17th century when they were most effective and completly original; benefiting the visual and writen historical documents.
Keywords: Military architecture, Defensive buildings, Dardanelles.Yüzyıllar boyunca varlığını sürdürerek günümüze ulaşan yapılara baktığımızda, genellikle bu yapıların ya anıtsal özellikler taşıdığını ya da bir biçimde bu uzun zaman sürecinde işlevselliklerini sürdürebildiklerini görürüz. Özellikle askeri yapılar olan kaleler, tabyalar ve koruganlar, savunma teknolojilerinin çok fazla gelişme göstermediği 15.yy.dan - 19.yy ortalarına kadar küçük müdahalelerle işlevsel kalarak günümüze ulaşmayı başarabilmişlerdir. Çanakkale Boğazını koruyan askeri yapılar olan kaleler, savaş alanlarında ana silah olarak topun yaygın olarak kullanılmaya başlandığı 15.yy.da inşa edilmeye başlamışlardır. Bu kaleler, neredeyse dört yüzyıl boyunca Çanakkale boğazını gemi geçişlerine kapatarak Osmanlı başkenti İstanbul’u çok ciddi tehditlere karşı korumuşlardır. Bu yapılar ve yapıların barındırdığı bataryalar, tehditlerin azaldığı ya da ortadan kalktığı belli dönemlerde ihmal edilmelerine karşın, kriz dönemlerinde elden geldiğince güçlendirilmiş ve yapıların fiziksel durumları iyileştirilmiştir. Çok yakın dönemlere kadar yapıların orijinalliklerini sürdürmelerinin en önemli nedenlerinden biri de topçuluk teknolojisinde yüzyıllar boyunca gerçekleşen küçük gelişmelerin yapı bünyesinde önemli güncellemelerin yapılmasını gerektirmemesidir. Ancak 19.yy ikinci yarısının başından itibaren topçuluk alanındaki olağanüstü gelişmeler bu kaleleri çağdışı kılarak devre dışı bırakmıştır. Bu yapılar en büyük hasarı bu yıllarda gerçekleşen gerek güncelleme çalışmalarından, gerekse yapılan savaşlarda modern ve güçlü silahların hedefi haline gelerek almışlardır. Çalışma, görsel ve yazılı tarihi belgelerden yararlanarak bu yapıları, en etkin dönemlerini yaşadıkları ve tümüyle orijinal oldukları 17.yy.daki halleriyle işlevsel açıdan çözümlemek görselleştirerek belgelemeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Askeri mimari, Savunma yapıları, Çanakkale Boğazı.