The article questions the contemporary dilemmas of planning by confronting the prevailing pragmatic approaches of urban and regional planning with the challenge to institutionalise public norms. The analytical framework highlights the fundamental difference between the socialisation of the normative dimension of planning (the setting of public norms that condition social interaction and policies and justify the appropriateness) and the pragmatic orientation of planning (the purposive targeting and horizontal collaboration of public and private agencies, the direct focus on problem-solving and the correction of errors). The author claims that a productive dialectic between the two dimensions is needed for the sake of legitimacy and effectiveness of planning. However, the normative institutional dimension appears to be neglected in ongoing practices of planning. The empirical investigation examines the conditions of transformational planning that aims at guiding fragmented city-regional spaces into more coherent city-regional configurations with sustainable qualities of place. Three conditions of city-regional transformation are taken into the examination: habitability, mobility, and the care for the climate.
Keywords: Urban planning, public norms, habitability, mobility and climate sensitivity.Bu makale, planlamanın çağdaş ikilemlerini, kentsel ve bölgesel planlamanın hâkim pragmatik yaklaşımlarını kamu normlarını kurumsallaştırma zorluğuyla karşı karşıya getirerek sorgulamaktadır. Analitik çerçeve, planlamanın normatif boyutunun toplumsallaştırılması (sosyal etkileşimi ve politikaları koşullandıran ve uygunluğu gerekçelendiren kamu normlarının belirlenmesi) ve planlamanın pragmatik yönelimi (amaca yönelik hedef belirleme ile kamu ve özel sektör arasındaki yatay iş birliğine, problem çözmeye ve hataların düzeltilmesine doğrudan odaklanma) arasındaki temel farkı vurgulamaktadır. Yazar, planlamanın meşruiyeti ve etkinliği için iki boyut arasında üretken bir diyalektiğe ihtiyaç olduğunu iddia etmektedir. Ancak devam eden planlama uygulamalarında normatif kurumsal boyutun ihmal edildiği görülmektedir. Ampirik araştırma, parçalı şehir-bölge mekânlarını sürdürülebilir mekân niteliklerine sahip daha tutarlı şehir-bölgesel konfigürasyonlara yönlendirmeyi amaçlayan dönüştürücü planlamanın koşullarını incelemektedir. Şehir-bölgesel dönüşümün üç koşulu incelemeye alınmaktadır: yaşanabilirlik, hareketlilik ve iklime duyarlılık.
Anahtar Kelimeler: Yaşanabilirlik, hareketlilik ve iklime duyarlılık, kamusal normlar, kentsel planlama.